İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Heyetinden Çadır Kent Ziyareti

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu heyeti, Mardin´in Midyat ilçesinde Iraklı ve Suriyeli mültecilerin kaldığı çadır kentte incelemelerde bulundu. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu heyeti, Mardin´in Midyat ilçesinde Iraklı ve Suriyeli mültecilerin kaldığı çadır kentte incelemelerde bulundu.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün ve Komisyon üyeleri Kilis Milletvekili Ahmet Salih Dal, Ankara Milletvekili Ülker Güzel, Kahramanmaraş Milletvekili Sıtkı Güvenç, Ordu Milletvekili İhsan Şener, Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve Van Milletvekili Kamal Aktaş, IŞİD´in saldırıları nedeniyle Türkiye´ye sığınan Iraklıların durumunu incelemek üzere Midyat´a geldi. Kaymakam Oğuzhan Bingöl ve Mardin İl Afet ve Acil Durum Müdürü Davut Esen tarafından karşılanan heyete, Akçakaya Mahallesi Geçici Konaklama Tesisi´ndeki çadır kente yerleştirilen mülteciler hakkında bilgi verildi. Yapılan bilgilendirmenin ardından Irak´tan ve Suriye´den gelen mültecilerin kaldığı çadırlar gezildi. Irak´ta IŞİD´e karşı savaşta hayatını kaybeden Murat Karohoday´ın yakınlarına başsağlığı dileyen Üstün ve beraberindeki heyet, çadır kent yakınlarında oluşturulan "Türkiye ve Suriye Sevgi Ormanı"na da fidan dikti. Ayrıca çadır kentteki eğitim ve sosyal çadırları da gezildi.
Komisyon Başkanı Ayhan Sefer Üstün, "3,5 yıldan beri başta Suriye olmak üzere komşu ülkelerimizde bir karışıklık var. Bu karışıklıklar ortaya çıktıktan sonra hükümetimiz açık kapı politikası izleme kararı aldı. Bu ne anlam ifade ediyor? Suriye´de, Irak´ta komşu ülkelerde başı sıkışan kim olursa olsun dinine, ırkına, diline, mezhebine meşrebine bakmadan alacağını ifade etti" dedi.
Türkiye´nin göç uygulamaları konusunda dünyaya örnek olduğuna işaret eden Üstün, Türkiye´ye bu süreçte gelen göçmen sayısının 1,5 milyonu geçtiğini söyledi. Üstün, "Bunların bir kısmı evlerde kendi imkânlarıyla kalıyor. Bir kısmı da burada gördüğünüz gibi AFAD´ın oluşturduğu çadır kentlerde, konteynır kentlerde kalıyor. Bir kısmı da sivil toplum kuruluşlarımız tarafından barındırılıyor ve kendilerine yardımcı olunuyor" diye konuştu.
Üstün açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Daha önceki yıllarda yine Hatay´da, Kilis´te, Şanlıurfa´da, batı ilerimizde de İzmir´de ve İstanbul´da yaptık ve raporlarımızı yayınlamıştık. Bu raporlarda da göreceğimiz gibi Türkiye göç uygulamaları konusunda dünyaya örnek olabilecek bir ülke konumunda. Çıkardığı bir kanunla da bunu ortaya koydu, yeni bir göç kanunu, yabancılar kanunu var. Ayrıca uygulamalarıyla da örnek teşkil etmektedir. Biraz önce de belirttiğim gibi açık kapı politikası izliyor, kendine sığınanın kimliğini sormadan kabul ediyor ve ona yardım ediyor. Arkamızda bulunan çadır kentin bir kısmında Ezidiler ve Hıristiyanlar kalıyor. Aynı çadır kentin başka bir bölümünde de Suriye´den gelen Müslümanlar kalıyor. Burada barış içerisinde, huzur içerisinde yaşıyorlar. İnşallah bizim arzumuz bir an önce bu olaylar biter ve bu insanlar kendi memleketlerine, evlerine, yuvalarına döner."

"BU TOPRAKLARDA PAYLAŞMA KÜLTÜRÜ VAR"
Barınma, gıda, eğitim ve sağlık yardımı yapıldığını söyleyen Üstün, "Elbette ki burası geçici bir mekân, geçici bir kamp. Zorlukları da vardır ama Suriye ve Irak´ta yaşananlar göz önünde bulundurulduğunda en azından burası güvenli bir mekandır. Dediğimiz gibi Türkiye bu manada bölgesinde güçlü bir devlet, bizim arzumuz bir an önce bu olayların bitmesi ve bu insanların bir an önce Suriye ve Irak´a dönmüş olması. Suriye´de 300 bin civarında insan öldürüldü, bunun 2 bini kimyasal silah ile gerçekleşti. Bu işin kimyasal silahı, konvansiyonel silahı, tankı, tüfeği kalmadı. Ölüm varsa karşı çıkmamız lazım. Kobani´de ölüm var mı? Buna karşı çıkmamız lazım. Bizim felsefemiz budur. Yoksa takla, tüfekle, kazmayla, kürekle öldür ama gazla öldürme; bu artık terk edilmesi gereken bir anlayıştır. Nerede bir ölüm varsa hepsine itiraz etme durumundayız. Burada kalan göçmenlerin bizden bazı talepleri oldu. Daha çok gelen talepler mümkünse başka ülkelere, özellikle Ezidiler, gidebilme imkanlarını arıyorlar. Birleşmiş Milletler´e ulaşmak istiyorlar. Bu olamazsa bizlere bir mektup verdiler, bu mektupları biz İnsan Hakları Komisyonu aracılığıyla Birleşmiş Milletler´e ileteceğiz. Biz kendilerine burada kalabilirsiniz, ülkelerinize dönebilirsiniz veya başka bir ülkeye gidebilirsiniz, bunda serbestsiniz dedik. Şunu da ifade ettik; olaylar başladıktan beri Türkiye 1,5 milyon insan kabul etti, belki daha da kabul etmeye devam edecek. Ama yıllardır göç aldığını iddia eden Avrupa olaylar başladığından beri 30 bin civarında insanı kabul etti. Onlar seçmece nerdeyse alıyor. Doğrusu Avrupa´nın bu göç konusunda samimi olduğunu düşünmüyorum. Bu topraklarda paylaşma kültürü var. Türkünde, Kürdünde, Arabında herkeste vardır paylaşma kültürü. Dünyada da bir paylaşma kültürü olması lazım. Türkiye bir bakanımızın da dediği Türkiye´nin Birleşmiş Milletler gibi davranmasını istiyor bazı devletler. Bizim bir ekmeğimiz bile olsa komşumuzla paylaşırız fakat dünyadaki diğer devletlerin de sorumluluk alması gerekiyor. Bizim beklentimiz budur" diye konuştu.
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün ve beraberindekiler, daha sonra Mor Gabriel Manastırı ve Metropolit Samuel Aktaş´ı ziyaret etti. Heyet, daha sonra Mardin´e hareket etti.
(SE-CC-Y)

23.10.2014 21:01:09 TSI

Google+ WhatsApp