KİŞİYİ KİŞİ TANIMAZ DEVLETİ BİN CİHAN TANIR

KİŞİYİ KİŞİ TANIMAZ DEVLETİ BİN CİHAN TANIR


Dilinde tek söz vatan, millet, bayrak, yüreğinde tek özlem ana, yar, evlat, gecesi gündüze karışmıştır, gündüzü geceye, herkesin tatil yaptığı o özel bayramlarda herkesin tam aksine daha da çok çalışırlar. Kendilerine zaman ayırmayı bırakın, ne eşlerine ne de çocuklarına zaman ayıracak vakitleri yoktur. Bayram olur onlar hala geceli, gündüzlü çalışırlar. Ana evladının kokusunu bekler, evlat babasının nasırlanmış ellerini bayramda öpüp alnına koymanın hasretiyle yanar, ama yine de vatan için canı pahasına bekleyeceği nöbet yeri vardır görevinden asla vazgeçmezler. Kimi karakolda, kimi sokaklarda, kimi dağlarda vatansızların peşinde, kimi toplumun huzurunu bozmaya çalışanların ensesinde, yılmadan yıkılmadan amaçları sadece memlekete hizmet olan memleket delisi, aşığı yiğitlerdir. Kısacası vatanın asıl sahibi olan devlettir. Mesele devlet ve kişiyi ayırmaktır. Kişiler gelip geçer, kurumlar gelip geçer, siyasi partiler gelip geçer ama devlet bakidir. Kimse devleti temsil eden, emniyet güçlerimizin, yiğit polislerimizin önüne geçerek hâd sınırlarını aşamaz. Bir kırmızı çizgi çekilecekse o çizgiyi devlet çeker, karşısında bulunan kişi ona göre hareket etmek zorundadır. Düzeni devlet kurar, kişi o düzene uyar. Sorgulama yetkisi devletindir, kişi sual vermekle zorunludur. Emniyet güçlerimize karşı haddini kim aşıyorsa gereği anında yapılmalıdır. Bu ülke kimsenin babasının çiftliği değildir. Bu vatan toprakları için, gözünü bile kırpmadan şehit olan askerimize, polisimize hadsizlik yapan kim olursa olsun, tartışılmaz hainlik sıfatını üzerine giymiş olur.Sen beni tanımıyor musun? diyerek polisimin karşısına geçen kişiler oluyor. Bulunduğu konumu kullanmaya çalışanlar oluyor. Ya hu sen kişisin, polis devlettir. Kişiyi kişi tanımaz, devleti bin cihan tanır. Asıl sen kim oluyorsun da, devlete karşı bu soruyu sorma haddini kendinde buluyorsun? hadsiz... demezler mi adama? Gece gündüz demeden canı pahasına görevini yerine getiren polislerimiz, asil görevini bir tarafa bırakıp da senin kim olduğunla mı ilgilenecek? Abdestinden şüphesi olmayanın namazından şüphesi olmaz diye boşa demezler. Kendisinde bir şüphe sezen kişiler sen beni tanımıyor musun? sorusunun arkasına sığınırlar. Yoksa kimliğini de gösterir, ehliyetini de, ruhsatını da, bunlarda ne gibi bir kasıt olabilir ki? 1991/1999 yıllarında Erzincan Valiliği yapan efsane vali Recep Yazıcıoğlu, ailesiyle birlikte sivil aracığıyla yolculuk yaparken trafik çevirmesinde durdurulur. Polisler kimlik sorgulaması yapmak için kimliklerini talep eder, aracı kullanan kızı kimliğini çıkarır verir. Vali bey polise kimliğini uzatırken polis tanır ve özür dilerim diyerek kimliklerini uzatır. Vali bey evladım sen görevini yap diyerek kimliklerine bakılmasını ister. Ailesiyle birlikte kimliklerine bakılan şehrin valisi yoluna devam eder. Bazıları bulunduğu konumda kalabalık olurken, bazıları da bulunduğu konumla efsane olur. İşte o efsanelerden birisidir Recep Yazıcıoğlu. Karar bulunduğu konumda efsane mi? Yoksa kalabalık mı? olması gerektiğini tercih edecek konum sahiplerinde. Rabbim kendini bilmezi, kendinden önce devletini bilmeyip, haddini aşarak devletine yumruk atacak kadar zavallı hale hiç kimseyi düşürmesin. Bu kutsal vatanımızın her köşesinde böyle haberler şahit oluyoruz. Bu olaylar vatansever yüreğimizi parçalamaktadır. Devlete karşı kalkan her el devletin gücünü görünce elbette taş keser. Rabbim emniyet güçlerimize ve devletimizin asil duruşunu milletimizin önünde temsil eden tüm yürekleri korusun. Ayaklarına taş değdirmesin. Amin.

 

Google+ WhatsApp