Sonsuz Ufkumdaki Yalnız Yolculuk

Sonsuz Ufkumdaki Yalnız Yolculuk


Ömrüm bir ağacın dalında asılı kalmamalıydı. 

Ömrüm, bir dal, bir ağaç olmamalıydı. 

Bir ağacın dalında asılı kalmamalıydı her mevsim canlı kalmalı, yok olmamalıydım. 

Aşkı anlamak için ölümü özlemem gerekmemeliydi. 

Suç sen mi? Düşünüyordum da suç galiba benimdi, oysa köklü bir ağaç olabilirdim; şimdi mevsimlerden sonbahar ve her yaprak gibi yok olmaya mahkûm bazı yaşananlar, duygular ve ömrüm var yok olmaya mahkûm bazı yaşananlar.

Tam dört mevsim yaşandı seninle; günahıyla sevabıyla acısıyla tatlısıyla anlayacağın melek yüzünün şeytanlığı yaşandı hayatın dar sokaklarında hem de ölümüne…

İlkbahar; içimde ki kıpır kıpır duygular bir şeylerin güzel ve mantıklı bir şekilde başlamasıydı. 

Yaz; İçimdeki duyguların riyasızca dile gelişiydi özlemekti, sevgiydi sensiz olmam demendi ve benimde sensiz olamayacağını zannetmemdi. 

Çünkü her şeyde sen vardın rüyalarda, gezdiğimiz yerlerde sen vardın, ben vardım. Ve ben sensiz olmazdım. 

Ve sen bensiz olmazdın alın yazındım, alın yazımdın.

Sonsuz ufukta bazen sen olmadan hayaller kurmamdı bazen de seninle hayaller kurardık aslında hayal değildi ama artık hayallerle yetinmek zorundayım. 

Çünkü böyle olacak diyemiyorum artık, sıkıldın sen ve yoksun.

Beni yapa yalnız, düşlerimle baş başa bırakacağın ve benden bıkacağın hiç aklıma gelmemişti, düşünmüyorduk ayrılığı ya da ne bileyim düşünmeyeceğini zannedip kendimi avutuyorum.

En çok zoruma giden seni sen olarak tanımıştım sana dönüp bakmamışım bile keşke kalıplaşmış düşüncelerimden bir an olsun çıka bilseydim de gerçek seni tanımaya özen gösterseydim. 

Ama biliyordum ki kabullenmek zordu gerçekleri çünkü gerçekler hep acıydı. 

Ve sonbahar; çaresizliğim, yanılışım, kendimi avutmam ve idamlık mahkûm gibi sayılı günleri yaşamamdı. 

Ve yaşanacak o son günü istemesem de bana doğru saniye saniye yol almasaydı, ha bugün ha yarın bitirmeye çalıştım bir ilişkinin son çırpınışıydı bunlar istemeyerek olsa da bütün yapraklar dökülüyordu: sense yaprakların dökülmesine yardımcı olan rüzgârdın, fırtınaydın ama şunu bil ki her mevsim başka estin benim gönlümde, ılık bir meltemdin kimi zaman en çokta ‘O’ seni sevdim: Karayeldin, fırtınaydın, seher yeliydin, soğuk bir rüzgârdın ama seni sendim, beklide bu sonbaharı yaşamamak istediğim için seni sevdim. 

Ne olursan ol ben bu sevgiyi yaşatma taraftarıyım ve hiçbir şeye yenik düşmek istemedim uğraştım, çabaladım, direndim ve artık yoruldum, teslimim sana. 

Al işte hadi durma ne yaparsan yap istersen başka kollara git güle güle şimdi istediğin gibi esebilirsin zaman geldi tam senin istediğin gibi.

Ve işte kış; Şimdi sen başka kollarda hanlar hamamlar yatlar katlar altınlar sahibisin beklide ben gibi kaçıncı kişinin canını yakıyorsun ya da yaktın aslında bu hayatta çok kıymetli şeyler gibi görünseler de çok ucuz şeylerin peşindesin ya ben benden çaldığın mavilerin peşinde 

Sakın unutma o mavileri bir gün pişmanlığınla getireceksin benim kapıma işte o zaman hayatının en büyük hatasını yaptığını anlayacak ama zaman çok geç olacak ve işte o gün sevmek ne imiş anlayacaksın bu hayatta yaşadıkça cüzamlı gibi kendinden iğrenecek ve utanacaksın seni ben affetsem bile sanma ki Allah affeder...

Google+ WhatsApp