VAY BE BİZ MEĞER BİR ÇAĞIN SONUNU YAŞAMIŞIZ!.

VAY BE BİZ MEĞER BİR ÇAĞIN SONUNU YAŞAMIŞIZ!.


Bu soru hep söylenir durur dillerde, hani şu meşhur 90’lı yıllar var ya, orada kalmıştır bir yanımız sanki.

Güzel olan neydi peki? Sokaklarda korkmadan oynamak m? Herkese inanıp güvenmek mi?papatyalardan taçlarımız, oyuncak bebeklerimiz mi?Yoklukların  içindeki  gizli o huzur mu özlenen, yoksa şu varlığın çaldığı mutluluk mu bizi yalnızlaştıran? Ne yıllar, ne elbise, neoyuncaklar… Güzel olan içimizdeki çocuktu büyüyerek yok olan, her şeyin kolayını isteyerek bizdik herşeyi zorlaştıran Aslında sebebi açık. İsterseniz biraz hatırlayalım: İnternetsiz, bilgisayarsız hayatın son dönemleriydi 90’lar.
Yaşamımızın 10 sene içinde kökten değişeceğinin, 10, 20, 30 senedir süregelen günlük alışkanlıklarımızın, iş yapış biçimlerimizin, gündemimizin aklımıza, hayalimize gelmeyen şekilde farklılaşacağının bilincinde olmayarak, sıradan hayatlarımızı yaşıyorduk.
Ufacık bir örnek: 90’larda İngilizce ödevlerini yaparken anlamlarını bilmediğim kelimeleri sözlükten aramanın ne kadar büyük bir vakit kaybı olduğunu düşünür, “Bir alet olsa da bana çat diye manasını söylese, iki saat aramasam” diye hayal kurardım.
Annemizin elini ilk defa o yıllarda bıraktık, hayatla ilgili ilk fikirlerimiz bu senelerde oluştu. İlk heyecanlarımızı, ilk aşklarımızı fonda 90’ların Türkçe ve yabancı pop şarkılarıyla yaşadık.,

Bu evrime sebep olan ilk konu, tabii internetten önce cep telefonuydu. İlk çıktığında o kadar değerli ve pahalı bir aletti ki, ağabeyimin telefonunu kurcalamam yasaktı. Tuğla gibi de ağırdı, aracınız yokuşta kaymasın diye takoz niyetine lastiğin önüne koyabilirdiniz, o derece.
Bu “erişilemez” ve “işadamlarına yönelik” aletin en gelişmiş versiyonu hayatımızın en olmazsa olmazı şimdi.Evde unutsak, şarjımız bitse panik atak krizi geçiriyoruz, düşünün.
Tüm bunları bir araya getirecek olursak, o dönemlere dair duyulan özlem bana kalırsa “Bugünler berbat, “Vay be, biz meğer bir çağın sonunu yaşamışız

Google+ WhatsApp