
Mevsim Değil, Gerçeklik Değişiyor
Temmuz ayındayız… ama öyle alıştığımız gibi değil. Hani çocukken öğlen sıcağında dışarı çıkamazdık ya, şimdi sabah 9’da bile asfalta yumurta kırsan pişer.
Bahar? Hani şu ağaçların çiçek açtığı, insanların biraz daha yumuşadığı mevsim... O da artık araya sıkışmış iki haftalık bir hava durumu oldu.
Şunu açıkça söyleyelim: Mevsim değişikliği falan demeyin. Bu düpedüz iklim krizi. Ve biz hâlâ “bu yaz da çok sıcak olacak galiba” demekten öteye geçemedik.
Sıcaklık artışı, buzulların erimesi, seller, kuraklık... Bunların hepsi artık haber değil, günlük hayatın ta kendisi.
Kayseri'de ovalar kuruyor, Erciyes’te kar erken çekiliyor. Eskiden kışın yollar kapanırdı, şimdi kış da tatile çıkmış gibi. Çiftçi perişan, şehirli klima bağımlısı.
Ama asıl sorun şu: Bu kadar sıcaklığa rağmen hâlâ kimse üzerine düşeni yapmıyor. İklimden konuşuluyor ama iklimi bozan alışkanlıklardan vazgeçilmiyor.
Dünya bize küsmüyor, biz dünyayı görmezden geliyoruz.
Suyun kıymetini çeşme kuruyunca anlıyoruz, gölün yokluğunu rüzgar tozla geldiğinde.
Ama bu iş böyle gitmez.
Birkaç derece daha sıcaklık demek, milyonlarca hayatın tehlikede olması demek.
Artık mesele yaz aylarında güneşten şemsiye tutmak değil; mesele, çocuklarımızın yaşanabilir bir gezegende büyüyüp büyüyemeyeceği.
Kabul edelim…
Sorun hava değil, sorumluluktan kaçan insan.