
Ormanlar Yandıkça Biz de Eksiliyoruz”
Yine bir orman yangını haberiyle uyandık.
Yine alevler, yine duman, yine çaresiz bakışlar…
Artık bu haberleri görmekten, yazmaktan, izlemekten yorulduk.
Ama asıl yoran şey, her seferinde aynı hataların tekrar edilmesi.
Bu ülkede her yaz ormanlar yanıyor.
Ve her yaz biz, “neden hazırlıklı değildik?” diye soruyoruz.
Oysa bu bir sürpriz değil.
Yaz aylarında yangın riski yüksek olur.
Bu bilinen bir gerçek.
Ama biz ne havadan yeterli müdahale yapabiliyoruz,
Ne de yangın başlamadan önce önlem alıyoruz.
Ormanlar sadece ağaçlardan ibaret değil.
Onlar bizim nefesimiz, geleceğimiz.
Binlerce canlının yuvası.
Yanan her ağaçla birlikte bir yaşam alanı da yok oluyor.
Yangın çıkınca herkes konuşuyor.
Yetkililer açıklama yapıyor.
Ama gerçek olan şu:
Yangın çıkmadan önce alınmayan önlemler,
Yangın sırasında yapılan açıklamalarla telafi edilemez.
Bu ülkenin insanı fedakârdır.
Elinde kürekle, hortumla yangına koşar.
Ama bu halkın sırtına her şeyi yüklemek doğru değil.
Devletin görevi, halkın arkasında değil, önünde olmaktır.
Bu yüzden artık şunu görmek istiyoruz:
Yangınla mücadelede daha ciddi hazırlık,
Daha hızlı müdahale,
Daha şeffaf açıklamalar. Sadece üzülmekle olmuyor.
Bir şeyler değişmeli.
Çünkü yanan sadece orman değil.
Yanan bizim umudumuz, yanan toprağımız, yanan geleceğimiz.
Ormanlar yeniden yeşerebilir.
Ama aynı hataları tekrar edersek,
O yeşil alanlar bir daha geri gelmez.
Bu yüzden artık sadece konuşmak değil,
Gerçek adımlar atmak zamanı.