SUSTUM HAYKIRIYORUM

SUSTUM HAYKIRIYORUM


Bir çığlık düşünün; boğazınızdan yükseliyor, ama havayı yırtıp geçmek yerine, geri dönüp göğüs kafesinizde kırılıyor. İşte bizim çağımızın sesi budur. Suskunluk, bir seçimden öte, bir kalkan haline geldi. Çünkü konuşsak da, biliyoruz ki duyulmayacağız. Kalabalıkların içinde bir hayalet gibi dolaşıyor, her geçen gün daha da kalabalıklaşan bir dünyada, daha da yalnızlaşıyoruz.

​Biz, sürekli iletişim kuran ama bir türlü bağlanamayan bir nesiliz. Parmaklarımız ekranlar üzerinde dans ederken, ruhumuzun derinlikleri buz tutuyor. Herkesin elinde, kendisini dünyaya açan sihirli bir pencere var, fakat o pencereden sadece süslü manzaralar yayımlıyoruz. Gerçek fırtınalar, gerçek yaralar, ‘beğeni’ ikonlarının ardında saklanıyor.

​Hangi ara bu kadar hızlandık? Hangi ara insan olmanın inceliklerini unuttuk? Artık bir hikâyenin sonunu dinlemeye sabrımız yok, bir gözyaşının nedenini sormaya mecalimiz kalmadı. Her şeyi hızla tüketiyor, hızla yargılıyor, hızla unutuyoruz. Düşünce, derinlikli bir nehir olmaktan çıktı; sadece sığ, bulanık ve geçici bir akıntıya dönüştü.

​Benim sustuğum yer, aslında bu iletişimsizliğin en yüksek sesidir. Gördüğüm; insanların birbirine el uzatmaktan yorulmuş olmasıdır. Duyduğum; koca şehirlerin uğultusu altında ezilen, kimsesiz kalan seslerin titrek nefesidir. Kalabalık, acıyı dağıtmadı, aksine her birimizi kendi köşemizde izole etti. Haksızlıklar karşısında başımızı çevirişimiz, omuz silkişimiz, bizi yavaşça tüketen görünmez bir zehirdir.

​Sustum. Çünkü bu gürültülü ve boşluğa düşen konuşmaların içinde, hakikatin sesi sadece bir fısıltı olarak kalıyordu. Oysa biliyorum; bizi kurtaracak olan teknoloji değil, yeniden insanlık dilini öğrenmektir. Birbirimizin sessizliğine kulak vermeyi, ekrandan değil, gözden okumayı öğrenmek zorundayız.

​Bu haykırış, bir umut kırıntısı taşıyor. Belki de bu suskunluk, hepimizi derinden sarsacak ve bizi tekrar konuşturacak. Ne zaman bu beton yığınları arasından çıkıp, gerçekten birbirimize dokunacağız? Ne zaman sadece konuşmayı bırakıp, kalpten kalbe sohbet edeceğiz?

Ne zaman...

Google+ WhatsApp