
Alanımı Geri Almak
Bazen bir bakarsın, hayatın tam ortasında ama kendi alanının dışında yaşamışsın.
Herkesin ihtiyaçlarına koşarken, kendin hep en sona kalmışsın.
Birileri küser diye susmuşsun, birileri alınır diye ertelemişsin,
ama en çok kendinden eksiltmişsin.
Alanını geri almak;
ne kibir,
ne bencillik,
ne de isyan…
Bu bir öz saygı meselesi.
Alan Nerede Başlar?
Alan; bedeninde başlar.
"Ben bunu istemiyorum."
"Şu an buna hazır değilim."
"Hayır."
diyebildiğin yerde başlar.
Alanını kaybettiğinde sadece sınırlarını değil, kimliğini de belirsizleştirirsin.
O yüzden alanını geri almak, aynı zamanda kendini hatırlamak demektir.
Neden Alanımızı Kaybederiz?
Sevilmek uğruna.
İyi görünmek uğruna.
Anlaşılmak uğruna.
Ait olmak uğruna.
Oysa alanını korumadığın yerde aidiyet değil, bağımlılık başlar.
Alanını verdikçe, içindeki öz kendi evinden çıkar.
Kendin gibi kalamazsın artık.
Alanını Geri Almanın Sessiz Cesareti
Alanını geri almak büyük bir gürültüyle olmaz.
Bu bazen sadece konuşmamaktır.
Bazen telefonunu sessize almaktır.
Bazen sadece içinden “Ben bunu istemiyorum.” demektir.
Ama en önemlisi, bu kararı kendin için almaktır.
Ben neye evet diyorsam, orada varım.
Gerisi sadece izleyici koltuğu.”