''Sınırlarımız Boyunca Genişletecek Güce ve İradeye Sahibiz”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 43’üncüsü düzenlenen Muhtarlar Toplantısı’nda, Türkiye’nin 14 ilinden gelen mahalle ve köy muhtarı ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen 43. Muhtarlar Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye ve Irak’ta yaşanan hadiselerin ve kurulmaya çalışılan düzenin amacının her geçen gün daha iyi anlaşıldığını belirterek, “Türkiye, Amerika’nın bölgemizdeki tutarsız politikalarının makasına getirilebilecek bir ülke hiç değildir. Türkiye, Avrupa Birliği’nin bölgemizdeki gelişmeler karşısında sergilediği kifayetsizliğin bedelini ödemek zorunda olan bir ülke de değildir” dedi.

Ankara, Batman, Edirne, Giresun, Hatay, İzmir, Karabük, Karaman, Kütahya, Mardin, Ordu, Rize, Sivas ve Şanlıurfa’dan gelen 500’e yakın köy ve mahalle muhtarı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın misafiri olarak Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde verilen öğle yemeğinde ağırladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yemek öncesinde muhtarlara hitaben bir konuşma yaptı.

Türkiye’deki demokrasi piramidinin tabanını oluşturan muhtarlarla, zirvesini temsil eden Cumhurbaşkanı arasındaki samimi ve hasbi diyalogun meyvelerini almaya başladıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhtarlar toplantısının başladığı günden bu yana muhtarlar aracılığıyla pek çok vatandaşın, mahallenin ve şehrin sıkıntılarının çözüldüğünü söyledi.

Bu dönemde muhtarların lehine gerçekleştirilen düzenlemelerden örnekler veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhtarlara yeni bir müjde daha vererek, hizmet binası olmayan muhtarlıklara, valilik ve kaymakamlıklar tarafından hizmet binası inşa edileceğini açıkladı. Türkiye’deki mevcut 50 bin 256 muhtarlıktan, 17 bin 644’ünün, belediyeler, vatandaşlar ve il özel idareleri tarafından yapılmış hizmet binasının olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, geriye kalan muhtarlıkları da en kısa sürede hizmet binalarına kavuşturacaklarını söyledi.

 

Bunların karşılığında muhtarlardan tek bir isteklerinin olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “O da mahallenize en güzel hizmeti yapmanızdır. Sizler mahallenizin, mahalle halkının meseleleriyle ne kadar yakından ilgilenir, ne kadar çok derde derman olursanız, milletimiz de ülkesine, devletine o derece güçlü şekilde sahip çıkacaktır” diye ekledi.

Türkiye’nin en büyük sıkıntısının, kendini milletten üstün gören bir zihniyetin yıllarca ülke yönetimine tasallut etmiş olması olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu zihniyet özellikle tek parti döneminde bir yandan milletimizi sefalete ve yokluğa mahkûm ederken, diğer yandan da tarihimize, kültürümüze, değerlerimizi savaş açarak adeta manevi bir yükün peşine düşmüştür. Milletimiz ise bulduğu her fırsatta bu zihniyetten kurtulmanın yollarını aramıştır” dedi.

1950 yılı seçimlerinin, Demokrat Parti’nin değil, aslında milletin zaferiyle sonuçlandığını; tüm baskılara, tehditlere, hile ve hukuksuzluklara rağmen sandıktan çıkan iradenin üstün geldiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şunları ekledi: “Buna rağmen, bizim ‘vesayet’ diyerek ifade ettiğimiz seçilmiş iradeye rağmen ülkeyi yönetme anlayışı uzun yıllar varlığını ve gücünü muhafaza etmiştir. Vesayetin yetersiz kaldığı durumlarda darbeler, cuntalar devreye girmiştir. 1960 darbesi, sandıktan çıkan sonuca tahammülsüzlüğün, milletin iradesinin karşısına silahın ve saplantıların konmasının adıdır. Rahmetli Menderes ve arkadaşlarını gerçekten gülünç, çocukların bile inanmayacağı, gerçekten uydurma delillerle idama götürenlere bu millet hakkını hiçbir zaman helal etmeyecektir.”

1970’lerde yaratılan kaos ortamını hatırlatan ve 1990’lı yıllarda 28 Şubat cuntacıları tarafından yeni bir kardeş kavgası çıkarmak için kurulan tuzakların millet tarafından bozulduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002 Kasım ayından bu yana inşa ettikleri istikrar ve güven ikliminin üzerine titreyerek Türkiye’yi bu günlere getirdiklerini belirtti.

Geçen 15 yıllık dönemin de kolay geçmediğini ifade ederek, vesayet güçlerinin akıl ve izan dışı pek çok saldırı, kumpas ve tazyikine maruz kaldıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnanın tahammülü bile çok zordu. Ama sabrettik, dayandık ve Rabbim de bizlere yardımını gönderdi. İşte şimdi sizlerle bir aradayız. Siz kimsiniz? Siz milletin tek tek buradaki, yani cumhurun evindeki temsilcilerisiniz, yani şimdi siz kendi evinizdesiniz. Ama daha önce cumhur kendi evine gelemiyordu” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, MİT müsteşarının ifadeye çağırılmasını, gezi olaylarını, 17-25 Aralık yargı-polis darbe girişimini, Adana’daki MİT tırları kumpasını, 2014 mahalli seçimlerinde oynanan oyunları hatırlattı ve “Ülkemizin tarihimizin en büyük tarihimizin en büyük tehditlerinden biri altında olduğunu gördüğümüz için bu saldırıların hiçbirine eyvallah etmedik, aslanlar gibi mücadelemizi verdik” ifadelerini kullandı.

Milletin de bütün bu olanları görüp oyunu bozduğunu ve kendilerine her türlü desteği verdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Cumhurbaşkanlığı seçimi milletimizin tüm saldırılara ve arkasındaki güçlere karşı bir meydan okumasıydı. Biz de milletimizin yüklediği sorumluluğun hakkını vermek için mücadelenin çıtasını sürekli yükselterek yolumuza devam ettik. Milletimizi ve bizi sandıkta yenemeyeceklerini görenler, bu defa terör örgütlerini harekete geçirdiler. FETÖ zaten çoktan sahaya inmişti, onun yanına PKK’yı ve DEAŞ’ı da koyarak terör cephesini tahkim ettiler. Çukur eylemleriyle ülkemizi bölmeye, bombalı saldırılarla milletimizin huzurunu kaçırmaya, seçim sonuçları üzerinden de siyaseti felç etmeye kalktılar, hiçbirine de eyvallah etmedik. Tam tersine, Rabia’mızla, adını da koymak suretiyle, mücadelemize hız verdik. Evet, Türkiye’nin verdiği mücadelenin adı artık bellidir; tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet.”

Bölücü terör örgütüne karşı verilen mücadelenin, ülkede tek bir terörist kalmayıncaya kadar devam edeceğini, aynı mücadelenin FETÖ terör örgütü için de geçerli olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde FETÖ’ye ait bir mekânda tuvaletten açılan gizli bölmenin ortaya çıkarılmasına işaret ederek, “Bir tuvaletin arkasında bir bölme yapmışlar, o bölmede özel görüşmelerini yapıyorlar, her numara var bunlarda. Zaten bunların ağası da, örgütün başı da nerede? Pensilvanya’da. Onun arkasında kim var? Onun arkasındaki bölmede de Amerika var” sözlerine yer verdi.

ABD’nin Türkiye’den istediği teröristlerin verilmesine rağmen, Türkiye’nin istediği teröristleri ABD’nin vermediğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Kusura bakma, sen bunu vermiyorsan, ha bundan sonra sen bizden herhangi bir teröristi istediğin zaman, bu fakir bu görevde olduğu sürece, o teröristi alamazsın. Böyle stratejik ortaklık olmaz. Bir taraftan ‘stratejik ortağız’ diyeceksin, Suriye’nin kuzeyinde 4 bini aşkın tırla orada silahlandırma yapacaksın; Kime? PYD’de. Kime? YPG’ye. Bunlar PKK’nın yan kuruluşları terör örgütü. Biz sana bunları anlatıyoruz, sen bizi dinlemiyorsun, onların başındakileri dinliyorsun. Senle biz nasıl stratejik ortağız, böyle ortaklık olur mu?”

Kendilerinin azimle kollarını sıvayarak ve yakınlarıyla helalleşerek, istiklal mücadelesini, savunmadan taarruza dönüştürdüklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Baktılar ki Türkiye’nin önünü bu şekilde de kesemeyecekler, bu defa en alçak, en hain yöntemi devreye soktular. 15 Temmuz gecesi ordumuzun içerisine yıllar boyunca sinsice sokulup organize olmuş bir grup darbe girişimi başlattı. Milletimizle birlikte tıpkı Çanakkale’de, tıpkı Kurtuluş Savaş’ında olduğu gibi omuz omuza, yürek yüreğe verip bu ihanet girişimini başarısızlığa uğrattık” şeklinde konuştu.

Hukuk devleti ilkesinden taviz vermeden FETÖ ihanet çetesinin tüm mensuplarını adaletin önüne çıkardıklarını ve mahkemelerin yavaş yavaş sonuçlanmaya başladığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “FETÖ’cü alçaklar masumla suçluyu birbirine karıştırarak, yürütülen operasyonların, yapılan yargılamaların itibarını sarsmak için akla hayale gelmeyecek yollara başvurdular, başvuruyorlar” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir kuyumcu hassasiyetiyle suçluyu masumdan ayıracaklarını, masumlarının haklarını iade etmek, suçluları hak ettikleri cezalara çarptırmak suretiyle bu mücadeleyi mutlaka başarıyla sonuçlandıracaklarını vurguladı.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim bu hassasiyetlerimiz ortadayken birilerinin ısrarla burnumuzun dibinde bir terör koridoru inşa etmeye çalışması karşısında sabrımız direkt azalıyor. Bunca zaman beklemiş olmamızın sebebi, bu meseleyi suhuletle, diplomasiyle, karşılıklı anlayışla çözme konusundaki ümidimizi koruyor olmamızdı. Ancak geldiğimiz noktada bu yolların giderek daha çok kapandığını, geriye tek bir çarenin kaldığını görüyoruz. Suriye’de ve Irak’ta yaşanan hadiselerin sayıları milyona varan masumun kanı dökülmesi pahasına kurulan düzenin amacı, her geçen gün daha net bir şekilde anlaşılıyor. Bize verilen sözlerin tutulmamasına, gözümüzün içine bakıla-bakıla yalan söylenmesine daha fazla tahammül etme zorunda değiliz. Fırat Kalkanı Harekâtıyla attığımız adımı, tüm sınırlarımız boyunca genişletecek güce, imkâna ve iradeye sahibiz, hiç endişe etmeyin.”

Türkiye’nin, hiç kimsenin kendi ülkesindeki iktidar oyununa meze olacak bir devlet olmadığının altını çizerek, “Türkiye, Amerika’nın bölgemizdeki tutarsız politikalarının makasına getirilebilecek bir ülke hiç değildir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin; Avrupa Birliği’nin bölgedeki gelişmeler karşısında sergilediği kifayetsizliğin bedelini ödemek zorunda da olmadığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Biz 200 yıldır dört bir yandan üzerine üşüşen leş kargaları, akbabalar tarafından didiklendiği hâlde hâlâ dimdik ayakta kalabilmiş bir ülkeyiz. Açık konuşuyorum; kardeşlerim, karşınızda ne Osmanlı’nın hasta adamı ne Cumhuriyetin çömez devleti, ne 1970’lerin, 1990’ların güçsüz ülkesi var. Artık karşınızda Cumhurbaşkanından muhtarına kadar 2023 hedeflerine kilitlenmiş, 2053 ve 2071 vizyonuna inanmış bir millet var. Siz böyle dimdik ayakta durdukça bu millete kimse diz çöktüremez, bunu böyle biliniz. Zira artık bunların karşısında büyük ve güçlü Türkiye var. Artık karşınızda yüzlerce milyon kardeşinin kalbini ve duasını arkasına almış bir Türkiye var. Artık karşınızda yepyeni bir ruhla ve azimle şahlanmış Türk milleti var. Artık karşınızda ‘ya olacağız, ya öleceğiz’ diyen bir millet var.”

Türkiye’ye bedel ödetmekten söz edenlere hitaben “hodri meydan” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anadolu’nun; pek çok medeniyetin ve milletin doğuşuna şahitlik ettiği gibi, kibir abidesi güçlerin çöküşünü de gördüğünü söyledi. Bu toprakların altının, 600 bin kişiyle İstanbul’dan yola çıkıp Torosları ancak 60 bin kişiyle aşabilen orduların örnekleriyle dolu olduğunu sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ekledi: “Biz İstiklal Marşımızı kardeşlerim, mürekkeple değil kanımızla yazmış bir milletiz. En büyük bedel can değil midir? Milletimiz istiklali ve istikbali için girdiği her imtihandan kanını akıtma pahasına çıkmıştır. Bize bedel ödetmekten söz edenlere tavsiyemiz, açın İstiklal Marşımızı okuyun”

“Suriye’den, Irak’tan Libya’dan, Kuzey Afrika’dan Balkanlar’dan, Kafkasya’dan, Orta Asya’dan bize ne?” diyenlerin sadece tarihlerinden değil, istiklal ve istikbal kavramlarından da habersiz olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ülkelerin ve bölgelerin tamamının Türkiye’nin gönül dünyası sınırları içinde olduğunu kaydetti. Gazi Mustafa Kemal’in misak-ı millî sınırlarını hatırlatan ve Suriye’nin kuzeyinde terör koridoru oluşturulmak istenen bölgenin bu sınırlar içinde olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu hassasiyetlerimizi unutmayın, onun için oralarda öyle devlet kurma, vesaire bu yola tevessül edenler avucunu yalar. Gereği neyse bunu görecekler. Kimse orada yeni bir devlet kurma gayreti içerisine girmesin, kararlılığımız tamdır” ifadelerine yer verdi.

Konuşmasının sonunda Cumhurbaşkanlığı Külliyesine teşriflerinden dolayı muhtarlara teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini, kendilerinden mahalle ve köylerindeki vatandaşlara selam ve muhabbetlerini iletmeleri ricasında bulunarak tamamladı.

Google+ WhatsApp