İYİ DEĞİLİM DEMEK BİLE CESARET İSTER

İYİ DEĞİLİM DEMEK BİLE CESARET İSTER


Bazen “iyiyim” demek, en büyük yalandır. Ve ne gariptir ki, bu yalanı en çok kendimize söyleriz.

Gülümserken kırılır içimiz, konuşurken susar iç sesimiz…

Sorana hep aynı cevap: “İyiyim…”

Ama aslında, iyi değilim.

Ve artık bunu söylemekten utanmıyorum.

 

Çünkü güçlü görünmekten yoruldum.

Çünkü her sabah uyanıp, gözlerimi tavana dikip kendimi toparlamaya çalışmak, bir savaşa dönüşmeye başladı.

Çünkü her şey yolundaymış gibi davranmak, aslında hiçbir şeyin yolunda olmadığını daha çok hissettiriyor.

 

Toplum olarak da birey olarak da “iyiyim” demeye mecbur bırakıldık.

Kadınsan, anneysen, çalışıyorsan, ayakta kalıyorsan, mecburen “iyi” olmalısın.

Yorgunluk lüks değil.

Üzgün olmak zayıflık sayılıyor.

Dert anlatmak, şımarıklık.

Ağlamak ise neredeyse ayıp.

 

Ama bu böyle gitmez.

İyi değilim diyebilmek, aslında içindeki insana sarılmaktır.

Kendini susturmamaktır.

Kendine nefes hakkı tanımaktır.

Ve evet, bu bile bir cesarettir!

 

Ben de bugün burada, mikrofonun başında ya da satır aralarında değil; kalbimin orta yerinde söylüyorum:

İyi değilim.

Ama bu kötü bir şey değil.

Bu bir başlangıç.

Gerçekten iyi olmak için, önce iyi olmadığını kabul etmen gerekir.

 

Sesim oluyorsa bu yazı, yalnız olmadığını bil.

Senin “iyi değilim” deyişin, başkasının yalnızlık hissine merhem olabilir.

Çünkü bazen bir kişinin bile cesurca döktüğü içi, birçok insanın sessizliğini bozar.

 

O yüzden, ben susmuyorum.

İyi değilim. Ama bir gün olacağım.

Ve işte o gün, “iyiyim” dediğimde bu defa gözlerim de yalan söylemeyecek.

Google+ WhatsApp