Kayseri’de Kütüphaneler Açılıyor… Okuyor Muyuz Gerçekten?

Kayseri’de Kütüphaneler Açılıyor… Okuyor Muyuz Gerçekten?


 

Kayseri’de dev bir kültür yatırımı daha tamamlandı. Recep Tayyip Erdoğan Millet Bahçesi içinde yükselen, modern mimarisiyle göz dolduran Kayseri İl Halk Kütüphanesi, şehre kazandırıldı. İçinde 124 bin kitap, 900 kişilik oturma alanı, dijital arşiv, cep sineması, sergi alanı, çocuk atölyeleri ve daha niceleri… Kütüphane demeye dilim varmıyor. Bu bir kültür mabedi, bir nefes alanı.

 

Ama sorum şu: Bu kadar büyük bir emekle kurulan yapının ruhunu biz ne kadar dolduracağız?

 

Kütüphane açmak, bina yapmakla başlıyor ama orada gerçek bir yaşam üretmekle anlam buluyor. Okuyacak mıyız? Sessizce köşelere çekilip, kitap sayfaları arasında kaybolabilecek miyiz? Yoksa sadece açılış gününde fotoğraf çektirip, sonra bir daha uğramayacak mıyız?

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’de bireylerin %30’u yılda bir kitap bile okumuyor. Günlük kitap okuma süresi yalnızca 1 dakika, buna karşılık televizyon izleme süresi yaklaşık 3 saat. 2024 itibarıyla ülkemizde 1.300'den fazla halk kütüphanesi bulunuyor, ancak kullanıcı başına kitap ödünç alma oranı Avrupa ortalamasının hâlâ çok gerisinde.

 

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verilerine göre, son 5 yılda halk kütüphanelerine üye olan kişi sayısı %50 oranında artsa da, bu artışın büyük kısmı öğrenci zorunlulukları nedeniyle gerçekleşmiş. Gerçek gönüllü okur sayısı hâlâ sınırlı. Dijital ortamda kitap erişimi artsa da, okuma alışkanlığı hâlâ zayıf.

 

Peki ya Kayseri?

Kayseri İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü verilerine göre, şehir genelinde 35’in üzerinde halk ve üniversite kütüphanesi var. Fakat yıl içinde düzenli kitap alan ve okuyan aktif kullanıcı sayısı şehir nüfusunun yalnızca yaklaşık %7’si.

 

Bu tablo bize bir şey söylüyor:

Mekan var ama alışkanlık yok. Raflar var ama dokunan az. Yatırım var ama katılım sınırlı.

 

Ben çocukken, şehrin kütüphanesine gidebilmek için annemden izin almak zorunda kalırdım. “Kırtasiyeden aldığın kitaplar yetmiyor mu?” derdi. Yetmiyordu. Ben o raflarda kendime ait dünyalar bulurdum. Şimdi çocuklarımızın önünde dev ekranlar, göz alıcı içerikler, sonsuz dikkat dağıtıcılar var. Onların kitapla kurduğu bağ çok daha zor, çok daha kırılgan. İşte bu yüzden bu yatırımlar çok kıymetli. Ama asıl mesele: Ruh veriyor muyuz?

 

Kayseri İl Halk Kütüphanesi sadece kitapların saklandığı bir depo değil. Gençlerin birlikte projeler üretebildiği maker atölyeleri var. Miniklerin masallarla büyüdüğü çocuk alanları var. Sessizliğin içindeki üretimin sesi var. Ama orası ancak biz gidersek dolacak, ancak biz okursak yaşayacak.

 

Kendimize sormalıyız:

En son ne zaman bir kütüphane kokusu duydunuz?

En son ne zaman bir kitaba gerçekten gömüldünüz?

Ve daha önemlisi:

En son ne zaman çocuğunuza bir kitap hediye ettiniz?

 

Kütüphaneler artık sadece raf değil, hayatla buluşma yeri.

Kayseri olarak, bu vizyonu taşıyabilecek miyiz?

 

Ben umutluyum. Ama umut etmek yetmez. Gitmek, görmek, dokunmak ve okumak gerek

Google+ WhatsApp