KİM VERECEK BUNLARIN HESABINI ?

KİM VERECEK BUNLARIN HESABINI ?


Son yıllarda Türkiye gerçekten enteresan ülke konumuna evrildi...

İktidar, TÜİK marifetiyle birçok veri ile oynayıp, gerçek dışı bilgilerle ekonomiyi iyi göstermeye çalışıp, sorunların kök sebeplerine inip çözüm üretmek yerine, halının altına süpürüp, "mış" gibi yaparak palyatif çözümlerle vakit geçirildi yıllarca.



Ve de  "Türkiye uçuyor-kalkınıyor" hikayeleri ile halkın çoğunluğunu ikna edip koltukta kalmayı beceren AK Parti/Cumhur İttifakı  ve avaneleri son günlerde para politika kararları ve enflasyon rakamları konusunda yine sus pus, veya hep yaptıkları gibi iktidarda CEHAPE/muhalefet varmış havalarında...

Pozitif bir bakış açısı  ile Ak Parti iktidarı yolun sonuna geldiğini anladı ve  Bakan Mehmet Şimşek'in tabiri ile "rasyonel zemine" geçmeye çalışıyor (demek isterdim)...


Fakat reel durumda,  iktidar yerel seçimleri kazanma hırsı ile yine seçim ekonomisi refleksini devreye almış vaziyette !

Umarım ilki doğru çıkar ! Lakin, ikincisi gibi..!

Hatırlanacağı üzere, Ak Parti iktidarı şeffaf olmayan arka kapı satışları ile 128 milyar doları çar çur etmesine rağmen, dövizdeki aşırı volatiliteyi/yükselişi durduramayınca, Eski Bakan Nebati "çağın buluşu" ünvanı verilen "Kur Korumalı Mevduat'ı(KKM) icat ederek, Aralık 2021'den Mayıs 2023 seçimlerine kadar ekonimi yüzdürülmüş idi...

Fakat, geldiğimiz aşamada malesef ki iktidar,
icat edildiği aylarda ekonomik krizden çıkış reçetesi olarak sunduğu, gerçekte ise fakirden zengine servet transferi aracı olarak kullandığı, muhteşem enstrumanlarından olan KKM’den kurtulmak istiyor.

Çünkü, rakamlarla oynayarak, gerçekleri saptırarak, vatandaşı korkutarak, kandırarak, algı yaratarak, mapüle ederek seçimler kazanılsa bile, matematik yalan söylemez ve er geç mızrağın çuvala sığmadığı ortaya çıkar...

Veee geçtiğimiz hafta Merkez Bankası politika faizini(haftalık repo faizi)yüzde 17.5 dan yüzde 25'e yükseltti. Yani tek seferde 7.5 puan faiz artışı ile Merkez Bankası piyasayı şokladı..!

Peki, bu durumda  "faiz sebep enflasyon sonuçtur, NAS var NAS, ben görevde kaldığım sürece faiz artırılamaz" diyen Sn.Cumhurbaşkanı Erdoğan geri mi adım attı ?!

Eğer öyle ise "faiz sebep enflasyon sonuç" teorisi çökmüş ve NAS’ın hükmü de çiğnenmiş olmuyor mu?

Yoksa, Sn.Erdoğan'a rağmen mi faiz artış kararı alındı ?!

Ya da iktidar "Türkiye Ekonomi Modeli" denen ucube yönetim tarzının çöktüğünü mü kabul ediyor ?  

Bu arada sahi, deneyimli 2 bürokrat olan Naci Ağbal-Lütfi Elvan ikilisininin  suçu neydi ? 

Daha birçok soru sorulabilir...

Ama biz gelelim mevcut duruma ...

Seçimden önce iktidar, “faiz düşecek, enflasyon tek haneye inecek" diye vatandaşı hipnotize etmişti.
Ama tam 100 gündür  faiz yükseliyor, gerçek enflasyon ise  üç haneli olarak devam ediyor...

Gerçekten merak ediyor ve bir vatandaş olarak iktidara sormak istiyorum ;


Dini referansla, rey kaygısı için faiz düşürmek mi ?

 
Yoksa dış ödeme sorunu kapıda olduğu için faiz artırmak mı?

 
Hangisine inanalım ya da hangisi doğru ?

Malesef ki ; son yıllarda dünya da  eşi benzeri olmayan  absürt iktisat politikaları sonrasınsda Merkez Bankası politika faizi 4 yıl önceki seviyesine geri gelirken, enflasyon 6-7 kat arttı.

Dolar bu seviyeye geldi, gıdadan akaryakıta, kiralara kadar hayat pahalılığı sabit ve dar gelirli vatandaş için tarihte hiç olmadığı kadar can yakıyor. 

Ve sonuçta orta sınıf yok oldu ve tabanla birleşti.

Yani, çalışan yoksullar, emekli yoksullar çığ gibi büyüdü.

Zengin daha çok zengin oldu ve gelir dağılımı adaletsizliği, yani emekçinin yurt içi hasıladan aldığı pay son 30 yılın en düşük seviyesine indi.

Olan, Türkiye’nin heba edilen, geriye giden yıllarına, gençlerimizin, çocuklarımızın, torunlarımızın ipotek edilen geleceğine oldu. 

Meşhur bir fıkra vardır ya ; 

Ağa-maraba ikilisinin iğrenç serüveni sonrası ; 

"Ağam, madem sonuç bu olacaktı biz bu haltı neden yedik" 

şeklinde biten...

Madem sonuç böyle olacaktı niye 300 milyar dolar  rezerlerimiz arka kapı operasyonları ile çar çur edilip, döviz krizine sokulup, Merkez Bankamız tarihte ilk defa eksi (-) 60 milyar dolar ile ele güne  avuç açar seviyeye getirildi ?

Dar ve sabit gelirli vatandaş iki yakası bir araya gelmez ve borç harç içinde bu kadar zor durumda bırakılıp, neden bu kadar servet transferi ve gelir dağılımı adaletsizliği yaratıldı ?

Bütün bu kötü gidişata rağmen, Ak partiye oy veren vatandaşlarımızın partilerine/ittifaklarına soru soramaması nasıl bir ruh halidir ?

Gerçekten anlamakta zorlanıyorum...

Ayrıca, bütün bu olumsuzluklara, iş bilmezliklere, vehamete, seçim  kazanma hırsı ile yarattığı ülkeyi kaymetme riskine,  hukuksuzluğa adaletsizliğe, ekonomik ve sosyal krize rağmen ; 

İktidarın, sanki  21 yıldır ülkeyi başka parti veya partiler yönetiyormuş gibi davranabilmesi ve buna da seçmenlerin yüzde 52'sini inandırması, doktora tezlerine konu olmayı hak ediyor diye düşünüyorum...

Ez cümle, bu koca ülke "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi"ne geçtiğinden bu yana Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik fiyaskosunu yaşıyor...



Ve ayrıca, son yıllarda hiç olmadığı kadar dini ve milli kutsallar, değerler siyasete alet edildi, sömürüldü, yok edildi /ediliyor.

Peki, kim verecek bütün bunların hesabını ?

İktidarın, kendi koltuk bekası için bilerek ve liyakatsız kadrolar eliyle devlet kurumlarını yozlaştırarak, kendine biyad ettirerek, yaptığı yönetim hatalarının bedelini milyonlarca insan ödedi ve uzunca bir süre ödeyecek gibi.

Umarım yine “Rabbim bizi affetsin” itirafı gelmez. Gelse bile haddime değil ne olacağını, bilemem.

Ama bu günlerin ülkemiz yakın tarihinde ders niteliğinde yer alacağı ve gelecek nesillerin affetmeyeceği aşikar...

Google+ WhatsApp