EVE DÖNÜŞ…

EVE DÖNÜŞ…


Hayatın mücadelesine kaptırıp gidiyoruz kendimizi.

Sabah işe gitmek için kurulan saatler, akşam iş dönüşü binilen servisler, çıkılan yollar.

Akşam yemeği ve çay derken saati geceye yaklaştırıyor, televizyonda bir proğramla ya da elimizdeki küçük dünya ile uykuya geçiyorız.

İşte bir insanın günlük yaşam anatomisi..

 

İçerisinde stres, karamsarlık, umutsuzluk vb. Bir çok şey.

Sadece iş için kurulmuş, para kazanmak zorunda olan, kazandığı paralarla hedeflerine bir türlü ulaşamayan ulaşmak içinde umudu olmayan çoğunluk bir toplum var.

 

Kendimizi o kadar kaptırıyoruz ki iş hayatına, mücadeleye, para kazanmaya ve çalışmaya.

Tüm sosyallikten uzaklaşıyoruz. Kazandığımız paranında yetmediğini, az geldiğini düşünürsek tamamiyle mutsuz bireyler oluyoruz.

Tahammül gücümüz bitiyor, sabrımız tükeniyor. İş yerinde yaşadığımız stresi, adaletsizlikleri ve yaşanan olumsuz durumlarda hep susuyoruz. İşimizi kaybetme korkusuna ağzımızı açamıyoruz. Mesai bitene kadar doluyoruz.

İnsan evinde huzur bulamazsa nerede bulur sorusunumda cevabını bulamıyoruz. İş yerinin bizlere kattığı onca olumsuz düşünce ve psikoloji ile hayatımızın en değerli varlıklarını üzüyor, kırıyoruz..

Ne garip dimi!

Yabancı gördüklerimize sesimizi çıkaramadığımız, hakkımızı arayamadığımız bir ortam da, tüm hıncımızı sevdiklerimizden çıkarıyoruz. Ve bunu çok kez yapıyoruz.

 

İş hayatındaki olumsuzluklar, ekonomik sıkıntılar, gelecek kaygısı derken bu davranışlarla huzursuz aileler oluyoruz.

“Nereye elimi atsam kuruyor” söylemide içinde bulunduğumuz durumu özetliyor.

 

Kukla gibiyiz, kuruluyor, proğramlanıyor ve çalıştırılıyoruz. Kendimize ayırdığımız bir zaman, ailemizle yemek yemekten başka ortak noktamız yok. İşin en acı tarafı bunları yapmaya gücümüz de yok. 

 

Ölüm var, ve hayat gerçekten kısa ve anlık.

Sevdiklerimizi mutlu edemediğimiz her gün biraz daha ölüyoruz. Küsüyoruz, şevkimizi ve isteğimizi kaybediyoruz.

 

Evet çok fazla olumsuzluklar ve zorluklar var. Bu zorluklardan aşmak için sevdiklerimize ihtiyacımız var. Bu karamsar ruh halimizle onlarıda üzer isek tüm gücümüzü kaybederiz.

Aile; tüm olumsuzluklarda sırt-sırta, el-ele vererek aşılması zor engelleri aşmak için müthiş bir oluşum. Ne kadar yoğun olursanız olun, ne kadar umutsuz ve mutsuz olursanız olun. Ailenize zaman ayıramıyorsanız huzuru bulma şansınızda o derece kaybolur.

 

Mutlu aile olmak için saygıyı, huzurla yaşamak için sevgiyi eksik etmeyin. Kimse aileniz kadar sizi değerli görmez..

Güzel yarınlara..

Google+ WhatsApp