İstasyon Caddesi

İstasyon Caddesi


Nihayet akşam... 

Hani, hep derdin ya ‘akşam olsun da konuşuruz, gündüzün kalabalığı insanı ürpertiyor.’

Hunat camiinin önünden geçiyorum, eski, yaşlanmış Kayseri kalesinin surlarına yaslanmış gibi duran yavaş yavaş akşamın koynuna gerdeğe girmeye hazırlanırcasına küçüldükçe küçülüyor.

Böyle kaç akşam yaşadım bilir misin?

Bilir misin böyle kaç akşam her güneş kaybolmasında yalnızlığımı senle görüşecek olmanın ümidiyle erittim gözlerimde... 

Yanımda hızlı adımlarla geçen nice yabancı yüz çoktan evin yolunu tutmuş, bense hala şehrin üzerine çöken akşam griliğinin koynuna doğru yol alıyorum. 

İstasyon caddesinin akşam karanlığında seni arıyor gözlerim, artık hava kararmış, sokak lambaları cılız şekliyle yansa da onca insan içinde seni görememe, bulamama korkusunu hiç bulmuyorum. 

Çünkü gelmişsen, oradaysan mutlaka sol göğsümdeki tik taklar hızlanır, mutlaka solgun gözlerimde parıldayışlar dans eder kirpiklerimle... 

Nihayet akşam ama gelmedin, bundan öncekilerde olduğu gibi yine gelmedin. 

Ben istasyon caddesinin en orta yerindeyim, değil değil, istasyon caddesinin dibindeyim sevgili...

‘Gündüzün kalabalığı insanı ürpertiyor’ demiştin, ah... 

Sen birde gece karanlığında beklemelerle tanışsaydın sevgili, belki o zaman gündüzleri başka severdin. 

Hani şarkıda derya ; ‘Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar, yeryüzünde sizin kadar yalnızım’ istasyon caddesinin beton duvarlarında yankı bulan topuk seslerinden anlıyorum ki, ben bu şehirde yalnızım, oysaki geleceğinin umuduyla meydan okumuştum feleğe, olmadı sevgili, olmadı işte yenildim.

Nihayet akşam göğü kaplayan bulut kümeleri birkaç damla savurdu şehrin üstüne, önümde yürüyen küçük simitçi çocuklar başlarına ceketlerini örtüyor, köşe başlarındaki çöp bidonlarında didişen kediler ve kaldırım diplerinde kalmış sarhoşların çığlığına bir ben şahitlik ediyorum, yanağıma düşüpte çenemden süzülen yağmur damlaları ağlamalarıma maske oluyorlar... 

İstasyon caddesinin ara sokaklarından bir şarkı duyuluyor kulaklarıma;

‘Beklenen sevgili gelir mi sandın

Be hey deli gönül yanma boşuna’

Google+ WhatsApp