“Sen de mi, Brütüs!...”

“Sen de mi, Brütüs!...”


Hayatında biri olmalı insanın, varlığını daima bildiğin, kendini güvende hissettiğin.

Hayatında biri olmalı insanın, “üzülme üzülürüm” diyen biri olmalı hayatınızda.

Şimdilerde kaçımızın hayatında böyle biri var.

Kimi zaman hayatımızda bir şeylerin iyi gitmediği bir zamanda ya da bir şeylerin ters gittiği anlar olur. Her şeyin üstümüze geldiğini sanırız. Böyle zamanlarda, umduğumuz ya da güvendiklerimizden yeterince destek görmediğimizde kendimizi kandırılmış, terk edilmiş ya da unutulmuş hissederiz.

İnsanlar en çok, sevinçlerinin ve üzüntülerinin sevdikleri ile paylaşılmasını ister ve beklerler. Ancak iyi ve kötü gününde dostlarının yanında olmayanların böyle bir beklentiye girmesi hayaldir.

Vefa, imandandır derlen büyükler aynı zamanda insanın gönlüyle bütünleşmesidir.

Vefa sahibi olan insan kin tutmaz, dostları hata yapsa da affeder, insanlık gereği hataları görmez. Kişi, vefa duygusuyla güvenirliğini kazanır ve yükselir.

Tarihten bir anekdotla yazımıza devam edelim.
Jül Sezar’a suikast yapıldığında, elindeki hançerini kendisine saplayan en yakını, en güvendiği kişi Brütüs’le göz göze gelir. Dudaklarından, yıllar boyu kainattaki tüm ihanetlerin belgesini oluşturan şu tarihsel sözü döküldü: “Sen de mi, Brütüs!…..” dedi. Böylesi bir ihaneti gördükten sonra yaşamaya değmez” anlamındaki, yine tarihsel bir ihanet belgesi niteliğindeki, şu son sözünü söyledi: “ O halde yıkıl, Sezar…..”
Tarih, dostlarını arkadan hançerleyen, yaptıkları antlaşmalara uymayan, tek taraflı çıkarlara dayalı politikalar izleyen millet ve devletlerin nasıl zelil duruma düştüğünü yazmaktadır.

Vefanın içinde samimiyet, sadâkat, sevgi, hoşgörü, sabır, vb. kavramlar bulunmaktadır. Vefasızlıkta ise; aldatma, hıyanet, nankörlük vb. mevcuttur.

Vefa, her zaman, her koşul altında dostlara destek olmaktır. Böyle dostlar, en yalnız olduğumuz anlarda, tebessümleri ile, en samimi davranışları ile karanlıklardan çeker çıkartırlar bizi. Umutsuzluğumuza ışık, dertlerimize merhem olurlar.

Serinleten imbat rüzgârları gibi incitmeden ferahlatır, müşfik bakışlarıyla çaresizliğimize sevgi pencereleri açarlar yüreklerinden. İstedikleri sadece mutluluğumuzdur, başka bir menfaat beklemezler.

Bize yaşama sevinci veren, böylesi nadide insanlara bizim de sevgi ve saygı adına, insanlık değerleri adına, daha fazlasını vermemiz gerekmez mi?

Vefalı dost, yanlışlarını gördüğünde, sorgulamadan, rencide etmeden, uygun biçimde fikir veren, asla otorite kurmaya çalışmayan, en zor anında bile aramadan, çağırmadan yanında olan kişidir.

Vefa, sadece “adam gibi adamların” , nisyan ise, insani değerlere sahip olmadığı halde “kendisini adam sananların.” vasfıdır! 
Hz. Mevlana bu anlamda ne güzel söylemiştir: “Ne elbiseler gördüm içinde insan yok, nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok...”

Yaşam gülmeyi, sevgi hak etmeyi, vefa unutmamayı, dostluk sadık kalmayı bilenler içindir.

Sevgiyle kalın…

Google+ WhatsApp