Cüneyt Arkın Dar-ı Bekaya göçtü!

Cüneyt Arkın Dar-ı Bekaya göçtü!


Çocukluk dönemimiz  Kayseri’nin  Yeşilhisar  İlçesinde  geçti.  O zamanın  en popüler  seyirlik  zevki  özellikle çocuklar ve gençler için  ilçenin en önemli   mekanı  sayılan  sinemaya  gitmekti.  En popüler seviyeli filmler ise  Cüneyt  Arkın’ın filmleriydi.  Karakter ve başrol oyuncusu,  dürüst  iyi ahlaklı ve haksızlığa karşı  çıkan  özelliğiyle    Cüneyt Arkın iyi bir örnek  teşkil ederdi..

İşlediği  konular  Anadolu’dan gelen  ve genellikle iyi bir eğitim görmüş  gencin İstanbul’da geçen hayat hikayesi,  yahut da  Malkoçoğlu  ,Karamurat,Battalgazi,  Alageyik  gibi   tarihi, kahramanlık   filmleriydi.  O yıllarda  yaşanan sağ- sol anarşik hareketler ve mataryalist  fikirlerin popüler olduğu yıllardı. İmanın esaslarını  sarsmaya çalışan bu fikirlerin  maneviyatımızı kısırlaştırdığı ve kararttığı, manen önümüzü bile göremediğimiz dönemlerde bu filmler bir ışık oldu.   Cüneyt  Arkın’ın  filmleri ecdadımız, inanç değerlerimiz ve tarihimizle az da olsa irtibat kurduruyor ve manen  bizleri rahatlatıyordu.

İçinde abartılı  sahneler bile olsa  çocukluk döneminde   tarihimizle  bağ kurduruyordu. Cüneyt Arkın’ın rol oyunculuğu o dönem çocukların  örnek aldığı  davranışlar olarak benmsenirdi. Şimdi internet  ve medyanın çocuklarımızı ve bizleri inancımız ve kültürümüzü baskı altına aldığı  şu dönemde benzer  şahsiyetlere  ne kadar çok ihtiyacımız var! Kültürleri passif kabul etmek değil kültürümüze sahip çıkıp yaşamak ve yaşatmak durumundayız.

Cüneyt Arkın’ın  ölüm haberi hepimizi üzdü, ancak  Pegamberimizin ölüm ve kabirle ilgili haber verdiği bir gerçeği hatırlattı. Peygamberimiz Hz. Muhammed (ASM) ; ”Kabir ya  Cennet bahçelerinden bir bahçe veya Cehennem çukurlarından bir çukurdur. ” diye buyurmuştur. Özellikle tüm iman ehli ve Cüneyt  Arkın hakkında da Cennet bahçelerinden bir bahçeye çevirsin .İnşallah .  Mevlana Celaleddin-i Rumi Hazretlerinin ifadesine göre  imanlı  ruhlar için ölüm  imanla teslim edilen ruhun “Cisim  (ceset) Kafesi’nden”  kurtulması  ve semalarda  tayeran etmesi(uçması)  demektir. Kıyamet koptuktan sonra ise ilk insan ve ilk Peygamber Hazreti Adem(AS) den bu zamana kadar gelmiş geçmiş tüm insanlık ruhlarıyla ve cesetleriyle  birlikte İsrafil (AS) ın  “Sur’u” üflemesiyle milyarlarca insanın diriltilmesi bir anda milyarlarca lambanın  bir merkezden  yakılması gibidir. Haşirde tekrar diriltilmemiz  Rabbimizin sonsuz ilmi ve kudretiyle  gerçekleştirilecektir.

 Yazıma Rahmetli  meşhur film yönetmeni  Yücel  Çakmaklı’nın  “ Çok sesli bir ölüm “ filminin bitiş sözleriyle, Bediüzzaman’ın “Mektubat” isimli eserinden  alınan  bir vecize ile bitiriyorum:

“Sizlere müjde! Mevt(Ölüm)  İ’dam değil, hiçlik değil, fena değil, inkıraz( yıkılma ve son bulma) değil, sönmek değil, firak-ı ebedi (ebedi ayrılık)değil, adem(yokluk) değil, tesadüf değil, failsiz bir in’idam(yok olma) değil.

Belki bir Fâil-i Hakîm-i Rahim(Merhamet  ve hikmet sahibi Rabbimiz) tarafından bir tehistir, bir tebdil-i mekandır.”  Hoşça kalın. Allah’a emanet olun.

Google+ WhatsApp