Prof. Dr. Üstün Dökmen’den “ Özgürlük  Dökmeleri”!

Prof. Dr. Üstün Dökmen’den “ Özgürlük Dökmeleri”!


Birkaç gündür ulusal  basın ve medya Üstün Dökmen’in  “Başörtülü bir  danışman mesleğini icra edemez.” İddiasıyla çalkalanıyor.  Bu  çarpık düşünce sözde bir Psikiyatrist ‘ten gelince daha da dikkatleri çekiyor.  Bu olay 28  Şubat’ın manen ve maddeten soğuk günlerinde  başörtüsü  taktıkları için okuma  hakkı verilmeyen öğrencileri ve inancından dolayı (örtünme)özgür giyinme hakları  ellerinden alınan  kamu görevlilerini hatırlattı. Başörtüsü mağduru olan ailelerinin psikolojik  depresyona sokulmaya çalışıldığı  o üstü örtülü darbe dönemini …

 Bülent  Ecevit’in  meclis kürsüsünden  Merve Kavakçı’yı  aşağıladığı  “Bu mecliste başörtülü vekil olamaz!”  diye bağırıp çağırdığı “depresyon”  sahnelerini  hatıra getirdi. Şimdi  mecliste  PKK’ nın meclis temsilcisiyim diyen  HDP’ nin dindar vatandaşlarımızın oylarını almak için başörtüsü takan milletvekili bile var. Özgürlüklerin artmasıyla  görüldüğü gibi “Ne rejim değişiyor!” Ne de “Şeriat geliyormuş!” Mesele gün gibi ortada…

1969 -1975 yıllarında Yeşilhisar İlçesinin Ortaokul ve Lise öğrencisiydim. O yıllarda  ilkokullarımızda tüm yurtta olduğu gibi siyah önlük  üzerine beyaz yaka mecburiydi. Önlük ve yaka olmaz ise okula girlemezdi.  Ortaokul ve Liselerde şapka takmak mecburiyeti vardı.  Şapkasız okula alınmadığınız gibi  en fazla üç numara tıraş mecburi olup  sabahları  bayrak törenlerinde  tek tek  kontrol edilirdiniz. Şapka yoksa okul yok, saç varsa  makasla tren yolu var. Kılık, kıyafet eğitimin veya meslek icraasının önünde engel olmamalıdır. Ülkemizde   şu özgür eğitim ortamına şu hürriyetlerin  sağlıklı  kullanımına  darbelerin kıskacından çıkıla çıkıla gelindi. Ve özellikle 15  Temmuz  Darbe girişminin  tüm milletimizce sonuçsuz bırakılması ülkemizde demokrasiden başka yol olmadığının tarihi olmuştur.  Bu günlere birden bire gelmedik,  adım adım   bedel ödeye ödeye geldik. Şimdi tuzu kuru,  Avrupa  taklitçisi ve  kendi toplumunun değerlerine  sırt çeviren  sözde adamlara,  Anadolu’dan habersiz görünüşte “aydın” gerçekte “ırkçı”  ve “islam düşmanlığı”nı körüklemek isteyenlere fırsat veremeyiz! “Bir çocuk küçüklüğünde kuvvetli bir ders-i imani almazsa, sonra pek zor ve müşkil bir tarzda İslamiyet ve imanın erkanlarını ruhuna alabilir. Adeta  gayr-ı müslüm birisinin islamiyeti kabul etmek derecesinde zor oluyor.  Yabani düşer. Bihassa peder ve validesini  (anne ve babasını) dindar görmezse ve yalnız  dünyevi fenlerle zihni terbiye olsa, daha ziyade yabanilik verir.” (Bediüzzaman Said Nursi, Emirdağ Lahikası) Bu ülkenin madem  en az yüzde doksan dokuzu müslümandır. 0 halde  siyasi görüşü ne olursa olsun herkes bu ülkede ilk ve orta öğretimdeki   çocukların  islami  eğitimi   almalarını istemelidir. Avrupada ilk öğretim  din adamlarının kontrolünde  verilirken;  Türkiye’de okullarımızda din eğitimine karşı çıkmak iki yüzlülük ve mantıksızlıktır.  Ülkemizdeki  azınlıklar kendi çocuklarına kendi okullarında istedikleri dini eğitimi  zaten veriyorlar!

Üstün Dökmen’den sonra, bir şarkıcının iktidarın “gözbebeğim” dediği “ İmamhatip liseleri hakkında “ayrımcı”ve  “aşağılayıcı”  sözler söylemesi  muhalefetin eskiden olduğu gibi ülkenin barış havasını bozmaya çalışıp milleti bıktırıp,  yeni  28 Şubat benzerlerinin peşinde olduğunu gösteriyor. Bu filmleri biz çok seyrettik. İktidar tüm okullara eşit mesafeli,sabırlı, temkinli ve birleştirici bütünleştirici olmak zorundadır.  

 Üstün  Dökmen gibi  ilim adamları lütfedip bir Kur’an mealini ve tefsirini  bir insan olarak, bir müslüman olarak bir ilim adamı olarak  okusa ve anlasa bu tür şövenist, meslek tassuplarından   kurtulup  gerçeği olduğu gibi  görebilecektir! Toplumumuz için ayrımcı, ötekileştirici  tavır ve davranışlara girip,   özgürlükleri sınırlamak isteyen bu anlayışa , başta başörtüsü takmayan kardeşlerimiz  ve aklı başında kalbi yerinde CHP başta muhalefetteki siyasetçilerden  bir tepkinin gelmemesidir. Başı örtülü bir bayandan küçük bir gaf gelse pireyi deve yapan sözde sivil toplum örgütleri suskun ve puskundur. Muhtemel  CHP  milletvekili adayı yapacakları Üstün Dökmen gibi kişiler için sessiz kalmaları çok garip değil midir?

Özet olarak ;Avrupa ülkelerinin  “Irkçılık”, “ Yabancı Düşmanlığı” ve “islam karşıtı” uygulamalarını bizler tenkit ederken  aramızda “28 şubatçılık”,” ayrımcılık” ve “bölücülük “ yapmaya çalışanlara göz  mü yumacağız?Cevaplarınızın elbette “Hayır” olacağını duyar gibiyim.  Hoşça kalın  Allah’a emanet olun..

Google+ WhatsApp