İlyas Salman ve hatıra getirdikleri..
İlyas Salman Cumhurbaşanımızın idaresinden ziyade siyasi görüşünden ve inanç değerlerinden dolayı istemediğini her fırsatta dile getiriyor. Hatta dini konularda bu fikrini Allahın varlığı ve Ahiret konusundaki şüphesini herkese açıklıyor ve islamiyetin temel özelliklerinden ve imanın güzelliklerinden haberdar olmadığını ifade ediyor. Ne diyelim; Siyasi görüşü kendini bağlar. Batıdan gelen “Siyasal İslam “ adı altında işlenen ve İslamiyetin temeliyle hiç alakası olmayan bir tabir kullanılıyor. Dindar olup siyasetle uğraşanları bu katogoriye dahil edip kendisini islamiyetin dışında fazetmek isteyen bazı kişilere ve guruplara rastlıyoruz. Halbuki İslamın temeli Kur’an-ı Kerim’imize dayanır. Kur’anın temel meseleleri ise” “Tevhid(Allah’ın birliği) ,Nübüvvet (peygaberlik müessesesi), Haşir (Ahiret öldükten sonra diriltilmek), Adalet ve İbadet meseleleridir. ”(Kur’an tefsiri İşaratul-İ’caz) Bu tasniften anlaşılacağı gibi Siyaset islamiyette var bir olgudur, ancak temel bir mesele değildir. Ülkemiz de demokratik ve laik hukuk devletidir. Siyasi görüşünü beğenmediğimiz bir siyasetçi yüzünden İslamiyeten uzak kalmak bir müslüman için en büyük bir kayıptır. Biz dindar bir partiyiz diye oy toplamak yanlış olduğu gibi siyaseti dinsizliğe alet edip ; siyasi görüş olarak da İslama ,dindar kişilere ve din açısından mukaddes olan şeylere hücüm etmek de en az o kadar yanlıştır. Maalesef bu yanlışlar yapılabiliyor. Bu durumdan hepimiz kaybediyoruz. Siyaset bir hizmet yarışıdır.Siyasi partiler bu topluma maddi ve manevi hizmetleri ölçüsünde toplum tarafından değerlendirilirler. Seçimler vasıtasıyla milletin teveccühünü kazanır ve kaybederler.
İman ve itikat konuları her müslüman gibi bizi de ilgilendirir. Evvela “Testinin içinde ne varsa, dışarıya onu sızdırır.” diyoruz. Şu Kainat bir” saray” gibi, mükemmel bir “fabrika” gibi kurulmuş olup, arıza yapmadan çalışmasını bir saniye bile ara vermeden sürdürüyor! Bu hal bu kainatın yaratıcısının varlığına delil olduğu gibi, “Deistler’in” dediği gibi yaratıp bırakmadığına, her an her şeyden de haberdar olduğuna da delildir. Hayır ve Şer, herşey Rabbimizin bilmesinden hariç değildir. Hadisi Kutsi’de belirtildiği gibi Rabbimiz;”Ben gizli bir hazineydim bilinmek istedim. Mahlukatı yarattım”(Acluni Keşful Hafa ,Hadisi kutsi) buyuruyor. Bu hakikatinin gerçekleşmesi için”O” kainatı ve içindekileri yaratmıştır. Hikmetinden sual olunmaz . Mülk sahibi mülkünde istediği gibi tasarruf edemez mi? Amenna.. İyi ki bizleri “İnsan” olarak yaratmış. Elhamdülillah. İmtihan için açtığı kainatı kıyameti koparıncaya kadar çalıştırıyor ve çalıştıracak! Ancak herşey kayıt altında hafızalarda, yumurtalarda, çekirdeklerde, mahiyetini bilmediğimiz ancak varlığna inandığımız Levh-i Mahfuz(herşeyin yazıldığı İlahi ilmin kayıt levhalarında)da ve hakeza…. Bir fabrika çalışıyorsa mutlaka gözetim altında çalışır, yoksa bozulur gider! Tabiat ve Kainat fabrikası saat gibi işliyor . İnsanoğlunun hor kullanıp kirletmesine rağmen…. ” Bir iğne ustasız olmaz, bir harf katipsiz olmaz.” Hakikati bir yaratıcının varlığını isbat ettiği gibi ” Bir köyde iki muhtar bir şehirde iki vali” bulunsa herşey birbirine karışıp düzen bozulacağı gerçeği de yaratıcımızın birliğini gösterir.. Halbuki kainattaki ve tabiattaki düzen herşeyin tekelden çıkıp, tek elden idare edildiğini ispat ediyor. Kainat Sarayı’nın lambasi ve kaloriferi olan ” Güneş” ile gece lambası ve takvimcisi olan “Ay’ın” bir olup, düzenli işleyişi bu nizamın delillerindendir. Dünyamız saatte yüzsekiz bin km hızla güneş etrafında hareket ederken , sadece güneş sistemindeki gezegenler birbirine mani olmadan farklı kütleleri ve yürüngeleri ile süratleri ayrı olarak döndürülüyor. 108 km süratle giden bir otobüsün şoförünün bir dak…