
Sevgi dediğin şey…
Bazen bir tebessümde başlar, bazen bir bakışta, bazen de sessizliğin içinde yankılanan bir “ben buradayım”da.
Ama gerçek sevgi — koşulsuz olandır.
Ne karşılık bekler ne şekil arar ne de “beni seviyor mu?” diye ölçer biçer.
O sadece akar…
Ve gittiği yeri güzelleştirir.
Koşulsuz sevebilmek, her şeyden önce “olduğu haliyle kabul etmek”tir.
Birini değiştirmeye çalışmadan, eksiklerini saymadan, geçmişini yargılamadan…
“Böyleyken bile seviyorum” diyebilmektir.
Ama sakın yanlış anlama, bu kör bir kabulleniş değildir.
Kendini yok sayarak değil, kendi varlığını koruyarak sevmektir.
Birini severken kendini unutmamaktır.
Koşulsuz sevmek, bir tür özgürlüktür aslında.
Karşındakine değil, kalbine duyduğun bir sadakattir.
“Ne olursa olsun seveceğim” değil, “her şeye rağmen içimdeki sevgiyi kirletmeyeceğim” diyebilmektir.
Çünkü bazen en büyük sevgi; gitmek, susmak ya da dua etmektir.
Sevgi her zaman kalmak değildir.
Bazen de uzaktan dokunmaktır, incitmeden.
İnsan büyüdükçe anlıyor:
Sevgi, bir başkasında değil, bizde büyüyor.
Koşulsuz sevebilmek; o sevgiyi, kırılmadan, tükenmeden, başkalaşmadan taşıyabilmektir.
Birine değil, hayata…
Ve en çok da kendine.