DERTLİYİZ

DERTLİYİZ


Eskiler  derdiyle övünür bir-birlerine dua ederken bile Allah derdini arttırsın derlermiş. Şimdi bizim karşımıza birisi geçip böyle bir dua etse, biz bu duayı beddua sayar yüzüne bakmadan çeker gideriz. Neden mi? Çünkü derdi idrak edecek ne yürek ne de ona tebessüm edecek bir ruh kaldı.  2007 yılında radyo programına başladım. O gün bu gündür hep gece yayınları yaptım. Normal de radyo programların da dinleyici istek şarkı için mesaj gönderirken, bana herkes derdini anlatmak için mesaj gönderiyordu. O kadar dolu yürek vardı ki yayınım bitiyor ben hala dertleri okumaya devam ediyordum. Emin olun şu dünya da dertsiz bir kul bulmak çok zordur. Herkesin kendine göre beynini tırmaladığı bir derdi vardır.

2. sınıf öğrencisiyle aramızda bir muhabbet geçiyor ve açıyor sıcak yüreğini “Öğretmenim çok ders veriyor” diye, dertleri alıyor sırtına taşımaya başlıyor. Derdi ona göre o kadar büyük ki onunla hüzün gemisinde yüzüyor ve gelecek yükleri yavaş yavaş bu şekilde taşımaya çalışıyor. Ben eskileri örnek alıp Allah derdinizi artırsın demeyeceğim. Rabbim kaldıramayacağınız hiç bir dert vermesin diyeceğim. Emin olun bu zaman da yaşamak aslında dertlerin en büyüğünü taşımak gibi bir hal aldı. Babanın evladına, evladın babasına güvenin kalmadığı bir dünya da bir de geçim sıkıntısı eklendi her şey daha çıkılmaz hale geldi. Ayrılmalar, boşanmalar, günahsız yavrular, ihanetin ve bencilliğin çığ açtığı zamandayız. Rabbim tüm kötülüklerden ve sıkıntılardan arındırsın inşallah. Adamın birisi, bir gün, durup dururken kör olmuş. Çaresiz bir şekilde doktor doktor dolaşmaya başlamış. Ancak gittiği tüm doktorlar adamın neden kör olduğunu “Gözlerinde bir hastalık yok ama görmüyorsun, biz senin durumundan bir şey anlayamadık ” diyerek cevap verip adamı tedavi edememişler…Doktorlardan umudunu kesen adam, derdine çare aramak için dünyayı dolaşmaya başlamış… Gittiği bir dergahta kör adama; “bak efendi, sen bu derdinden kurtulmak istersen, hayatta hiçbir derdi olmayan bir adam bulacaksın, onun üzerindeki gömleği gözlerini süreceksin, böylece gözlerin tekrar görmeye başlayacak” denmiş. Bu söz üzerine adam yine yollara düşüp koca dünyada dertsiz birini aramış durmuş…Günün birinde, bir dağda bir çoban olduğunu ve onunda hiçbir derdinin olmadığını öğrenmiş. Ve hemen söylenen o dağa doğru yol almış. Denildiği gibi dağda çobanı bulmuş, derdini anlatmış, demiş ki: Eey çoban; duydum ki senin bu dünyada hiçbir derdin yokmuş, doğru mu? Çoban mahcup bir sesle ‘yoktur’ diyerek yanıtlamış adamı. ‘Allah’a şükür benim hiçbir derdim yoktur.’ Kör adam sevincinden ne yapacağını şaşırmış, onca zamandır beklediği an gelmiş çatmış, gözlerinin görmesini artık çok az bir zaman kalmış… Kör adam konuşmasına devam etmiş: Çobanım, canım çobanım, gömleğini hele bir çıkarda, çıkarda gömleğini gözlerime süreyim, gözlerime süreyim ki bende görebileyim… Çoban cevap vermiş; iyi ama benim gömleğim yok ki!  Çoban dertsiz olmasına dertsizmiş ama, bir gömleği de yokmuş…

Google+ WhatsApp