
2026 Asgari Ücret: Masanın Diğer Tarafının Sessizliği”
Her yıl aynı tartışma, aynı soru: “Asgari ücret ne olacak?”
Bu kez sadece çalışan değil, işveren de büyük bir belirsizliğin içinde.
Çünkü 2025’te net 22 bin liraya çıkan asgari ücret, çalışan için kısa bir nefes olsa da işveen tarafında maliyetlerin katlandığı yeni bir dönem başlattı.
Şimdi 2026 bekleniyor…
Masada dolaşan %20–25 arası bir zam ihtimali, çalışan için umut, işveren için ise ince bir hesap defteri demek.
İşveren gözüyle baktığımızda mesele aslında çok net:
“Hak edilen ücreti verelim ama işletmenin de nefesi kesilmesin.”
Bu denklemde kimse haksız değil.
Çalışan haklı: Geçinmek zorlaştı.
İşveren haklı: Artan maliyetler işletmeyi ayakta tutmayı zorlaştırıyor.
Kısacası, ülke olarak daralan bir tünelde yürüyoruz ve iki taraf da aynı ışığı arıyor.
2026 için asıl kritik olan yalnızca rakam değil.
Destek politikaları olmazsa, zam tek başına sürdürülebilir olmayacak.
Vergi ve prim yüklerinin hafifletilmesi, özellikle KOBİ’ler için hayati.
Çünkü artan işçilik gideri sadece maaş demek değil; enerji, kira, üretim, hizmet, hammadde… Her şey birbirini tetikliyor.
Diğer yandan, ücret artışı üretim ve verimlilikle desteklenmezse, zam sadece “kâğıt üzerinde bir iyileşme” olarak kalacak.
Gerçek iyileşme, hem çalışanın yüzünü güldüren hem de işvereni boğmayan dengede saklı.
Sonuç olarak:
Asgari ücret ne çalışan için bir zafer, ne işveren için bir yenilgi olmalı.
Bu ülkenin ihtiyacı; iki tarafı da koruyan, ekonomiyi yormayan, makul ve sürdürülebilir bir model.
Dileğimiz, 2026’nın daha adil, daha dengeli ve daha gerçekçi bir rakamla gelmesi…
Herkesin aynı masada birbirini duyabildiği bir yıl olması umuduyla.
