Kurbanlık Fiyatları: Almak Ne Mümkün, Anlatmak Ne Zor

Kurbanlık Fiyatları: Almak Ne Mümkün, Anlatmak Ne Zor


Kurban Bayramı yaklaşırken yıllardır alışkanlık hâline gelmiş bir takvim vardır zihnimde.

Haziran başı gibi kurbanlık fiyatlarına bakılır, bütçe hesaplanır, hisseye girmek gerekiyorsa kimlerle paylaşılacağı konuşulur.

Ama bu yıl…

Bakmaya cesaret edemediğim bir tablo çıktı karşıma.

 

Küçükbaş hayvan 10-15 bin lira arasında.

Büyükbaşta ise hisse bedeli 20 bin liraya dayanmış.

Kendi iş yerimde ay başında maaş öderken çalışanımın yüzüne bakıyorum; biliyorum ki o maaşla bir kurbanlık almak hayal.

Ve inanın, bu durumun sorumluluğunu sadece bireysel gelirle, giderle açıklamak mümkün değil.

 

Çünkü mesele sadece kurban değil artık, mesele hayatın ta kendisi.

Kurban fiyatları, ülkedeki genel ekonomik sıkıntının bir aynası gibi duruyor önümüzde.

Yem fiyatları artıyor, nakliye maliyetleri yükseliyor, besici haklı olarak maliyeti vatandaşa yansıtıyor.

Ama vatandaşa yansıyan sadece fiyat değil, çaresizlik de oluyor.

 

Eskiden kurban kesmek için “kesmeye niyet” yeterdi.

Şimdi “kesmeye gücüm yeter mi?” diye düşünüyorsun.

İbadet, vicdanla değil, cüzdanla ölçülür oldu.

 

Patronum. Evet.

Ama ay sonunda borçlarını çevirmeye çalışan, kâr marjı eriyen, vergi yüküyle ezilen bir patronum.

İşçim zor durumda ama ben de rahat değilim.

Bir yanda ticarethane ayakta kalsın, diğer yanda vicdanım sussun istiyorum.

Ama olmuyor.

Çünkü gerçek şu:

Bu ekonomik şartlarda kurban kesmek, orta gelirlinin bile lüksü oldu.

Google+ WhatsApp