
AÇLIK SINIRI
Açlık sınırı, yoksulluk sınırı araştırmaları medyada haber olmaya devam ediyor. Haber olma özelliğini taşıdığı için de, araştırmaları yapan kurumların sayısı çoğalıyor. İşçi sendikaları, memur sendikaları, Ticaret odaları çalışma yapıp, medyaya servis ediyorlar. Bu çalışmalar ne kadar ciddi yapılıyor, ne kadar ciddiye alınıyor ayrı bir konu. Türk-İş'in bu çalışmaları hem eski hem de süreklilik arz ediyor.
Türk-İş, Ağustos ayında 4 kişilik ailenin açlık sınırını 882 lira, yoksulluk sınırını ise 2 bin 872 lira olarak hesapladı. Türk-İş tarafından çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak için 24 yıldan bu yana her ay düzenli olarak yapılan "Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması"nın Ağustos sonuçlarına göre 4 kişilik bir ailenin yapması gereken toplam harcama tutarının bir önceki aya göre 8,71 lira yükseldiği bildirilen açıklamada, mutfak enflasyonundaki bir aylık artışın yüzde 1 olarak hesaplandığı belirtildi. Açıklamada, 2011 Ağustos sonuçlarına göre, 4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapılması gereken gıda harcaması tutarının (açlık sınırı) 881,79 lira, gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarının (yoksulluk sınırı) ise 2 bin 872,29 lira olduğu kaydedildi.
Bu konuyu ele almamın sebebi, bir belediyemizin güvenlik görevlilerinin bu çalışmayı ele alış biçimlerine kulak misafiri olmamdır. Kendi aralarında konuşuyorlardı. Biz de açlık sınırının altındaymışız diyorlardı ve gülüşüyorlardı. Büyük bir ihtimalle şirket hesabına çalışıyor, asgari ücret veya biraz üzeri ücret alıyorlardı. Konuşmalarından aldıkları ücrete rağmen açlık sınırının altında yaşadıklarına inanmadıkları anlaşılıyordu.
Bu araştırmayı yapanların da, bu rakamları kullanarak siyaset yapanların da inandıklarını sanmıyorum. Yıllardan beri her iktidara karşı bu rakamlar bir koz olarak çıkarılıyor, fakat bu rakamların gereği hiç gerçekleştirilmiyordu.
Bu rakamlar gerçeği ifade etmiyordu.
Sendika Başkanı olarak görev yaptığım yıllarda, bizim sendikada böyle bir çalışma kararı almış, bu çalışmayı Kayseri olarak bizden istemişti. O zaman memur sendikalarının parası pulu yoktu. Bizden istenen gelişi güzel bir çalışmaydı. Biz de bu çalışmayı yapamadık. Sonra o memur sendikası paralanınca bu çalışmayı yaptı. Hala yapıyor mu bilemiyorum. Muhalif memur sendikasının bile önceden yaptığı bu çalışmalar artık duyulmuyor.
Bahsi geçen rakamlar asgari ücret tespit komisyonunda işe yarıyor mu? İşçilerin toplu sözleşmelerinde masada oluyor mu? Memur toplu görüşmelerinde ciddiye alınıyor mu?
Hiç sanmıyorum.
Bu kadar işsizin var olduğu ve çalışanların büyük bölümünün asgari ücret ve altında ücretlendiği bir ülkede böylesi rakamlar, işin muhatapları memur ve işçilere bile inandırıcı gelmez. Kaldı ki, işverenlere ve hükümetlere inandırıcı gelsin.
Bu rakamlar yoksullarla ve işsizlerle dalga geçmekten öte bir anlam taşımadığına göre ya bu komediyi artık bırakalım, ya da ülkemiz şartlarına uygun ve gerçekçi bir araştırma ile gerçek rakamlara ulaşalım.
Ciddi olalım, ciddiye alınalım.