ÖĞRETMENLER ÇALIŞSIN DİYE

ÖĞRETMENLER ÇALIŞSIN DİYE


Aslında “Öğretmenler az çalışıyor” diye başlık atacaktım. İnternette bu başlığın çok alerji topladığını görünce vaz geçtim. Yine de yazımın ana konusu bu olacak.

Okullar tatile girdi ya, herkes öğretmenlerin de tatile girdiklerini sanıyor. Oysa öğretmenler 1 Temmuzdan itibaren tatile girmiş olacaklar. Peki, bu arada öğretmenler ne yaparlar? Çalışıyormuş gibi yaparlar. Sözüm ona seminer çalışmaları vardır. Ya okulda ya da merkezi bir yerde toplanıp Bakan’ın nutkunu dinlemek seminer çalışmasıdır. Öylesine bir işkencedir ki yaşanan, mahkûmlar defalarca kaçmaya teşebbüs ederler. Gardiyanlar mahkûmlarla baş edemeyeceklerini anladıkları için günde birkaç defa yoklama alırlar. Yine de yüzlerce öğretmenden ancak bir kaçı semineri dinliyormuş gibi yaparak, uysal ve iyi halli mahkûm rolünü oynar.

Bunu herkes bilir. Seminerlerin anlamsız ve yararsız olduğunu herkes bilir. Çünkü bir içerik yoktur. Katılmakla performans artırmak söz konusu değildir. Getirisi yoktur. Bir boş zaman değerlendirme ve ücretlendirme eylemidir. Bıraksanız öğretmenlerin kahir ekseriyeti bu seminerlere katılmazlar, alacakları ek ders ücretini de istemezler. Bu uygulama öğretmenlerin tatilini iki aya indirmek için uydurulmuştur. Öğretmenler çok tatil yapıyor. Az çalışıyor. Aldıkları maaş bile fazla propagandasının bir sonucudur.

Hükümetler ve öğretmen olmayan bakan ve yöneticiler bu propagandaya inandırılmışlardır.

Öğretmenler, Ak Parti iktidarını nasıl algıladıklarını saklamamaktadırlar.

AK Parti iktidarının uzun iktidarında öğretmenler bu baskı altında kalmıştır. Bir kariyer mesleği olmasına rağmen kamuda en az ücret alır duruma düşürülmüşlerdir.

Öğretmenler, binlerce yıllık tarihimizin içinde maddi ve manevi değer ifadesi olarak en düşük seviyede muamele görür hale gelmişlerdir.

İktidarın, parlamento seçimlerinde ve bürokraside en az tercih ettiği meslek grubu öğretmenlerdir.

Öğretmen yetiştirme konusunda bir politikası olmadığı için, yüz binlerce genç, öğretmen olabilmek için, beklemektedirler. Öğretmen olmayı bekleyen bunca talip olunca da, mevcut öğretmenlerin haklı taleplerde bulunmaları, topluma doğru yansımamaktadır.

Eğitimin, bir sistemi bulunmamaktadır. Sistemsizliğin özendirdiği dershaneler sebebiyle, okul ve öğretmenin eğitim ve öğretim içindeki değer ve önemi, en alt seviyeye inmiştir. Veliler ve öğrenciler okulun ve öğretmenin kendi kariyerleri için oyalayıcı bir rol oynadığını düşünmeye başlamışlardır.

Ülkenin en temel meselesi olan eğitim konusunda planlanmış, programlanmış bir çalışma olmadığı için, aynı iktidarın farklı bakanları bile kendi fantezileri ile eğitimi içinden çıkılmaz, karmaşık sorunlarla baş başa bırakmışlardır.

Bütün bu sorunlar, öğretmenleri değersizleştirerek, ücretlerini azaltarak, işlerini zorlaştırarak, az çalıştıklarını söyleyerek, devasa problemlerin kaynağı onlarmış gibi yansıtarak ortadan kaldırılamaz.

Ülkenin bu en büyük sorunu, en dev teşkilatı param parça edilerek, en birinci unsuru değersizleştirilerek nasıl çözülebilir. Öğretmenlerin gönüllü katkı sağlamadıkları bir çözüm planı olabilir mi? Daha baştan çözümün en birinci adresine negatif bir tutumla yaklaşılırsa, geriye ne kalır?

Google+ WhatsApp