YOĞURT YEME FARKI

YOĞURT YEME FARKI


Bir önceki yazımda “Haklılar Çoğalıyor” diye yazmıştım. Yazımın ana mesajı siyasetin ekonomi konularına da doğrudan müdahil olması gerekliliği idi. Genel olarak bu iktidarın siyasi müdahalesinin olmadığı ya da az hissedildiği alanlarda haklıların çoğalıyor olması herhalde tesadüf olamaz.

Asker cenahı ile ilgili yaşanan sorunlarda da, bürokrasinin kendi başına bırakılmışlığının etkileri görülüyor.35 vatandaşımızın öldüğü olayla ilgili olarak hangi açıklama yapılırsa yapılsın, işin sonu hükümete gelip dayanıyor. Peki, gerçekte hükümetin zerre kadar olaya müdahalesi mümkün mü? Hadi olay anını bırakalım, bu tür sorunlu olaylardan sonra hesap sorabilme imkânı var mı?

Sadece bu hükümetin değil, bu zaman kadar gördüğümüz tüm hükümetlerin bir zafiyetleri var. İktidarı bürokrasiyle paylaşıyorlar, hatta yetkilerini devrediyorlar. Askeri bürokrasi konusunda yaşananların bir benzeri ekonomi bürokrasisinde yaşanıyor. Sonunda kabak gelip hükümetin başında patlıyor.

Memura zam konusunda olsun,35 vatandaşın öldürülmesi konusunda olsun, hükümetin haklı olduğunu söyleyemiyoruz. Hükümetin meşruiyeti, icraatlarının haklı ve adil olmasıyladır. Hükümetin en azından kısmen haklı olması lazımdır. Haklılar çoğaldıkça hükümet desteğini kaybeder. Şimdiye kadar hep böyle olmuştur.

Özellikle ekonomi ile ilgili önümüzde olumlu bir örnek bulunmaktadır. Merhum Başbakan Erbakan, hükümetin bütçe uygulamalarında bu farkı ortaya koymuştur. Maliye bürokrasisi, alışık oldukları üzere bir bütçe hazırlamışlardır. Hazırlanan bütçe Maliye bakanının da onayından sonra Başbakan Erbakan’a sunulmuştur. İlk defa bir Başbakan, bütçeye dokunmuştur.”Bütçe açığı olmayacak. Bütçe denk olacak. Memura yüzde elli zam verilecek. Çiftçiye ve esnafa şu kadar destek olunacak. Gidin tekrardan yazın getirin.”

Söylenildiği gibi yapılmıştır. Denk bütçe uygulanmış, enflasyon falan da kudurmamıştır. O zaman bir havuz sistemi getirilmişti. Herkes çok övmüştü. Sonra ne olduysa bir daha hiç sözü edilmedi.

Demek ki, ekonomi bürokratlara, teknokrat bakanlara bırakılamaz. Siyasetin dokunması gerekir. Çünkü siyaset vatandaşa dokunmaktadır. Her bir vatandaşı dikkate almak durumundadır. Çünkü siyasette vatandaş, masa başındaki bir rakamdan ibaret değildir.

Erbakan hükümeti memura yüzde elli zammı verdiği zaman sendikacıydım. Diğer sendikacılar buna bile karşı çıkılması gerektiğini söylüyorlardı. Onlara göre hakkı teslim etmek değil de muhalefet yapmak önemliydi. O sendikacılar bugün de aynı düşünüyorlar mı bilemiyorum. Ben yüzde ellide eleştirecek bir şey bulamadım ve eleştirmedim. O zaman askere neden farklı bir maaş uygulandığını eleştirdiğimi hatırlıyorum.

Eğer hükümet doğru icraat yapıyorsa, muhalefet olsun diye karşı çıkılmamalı, yanlış icraatları varsa da eleştirilmeli.

Memur zammı konusunda hükümeti haklı çıkaracak bir gerekçe bulabilseydim, inanın onu da yazardım. Açıkladıkları gerekçeleri haklı göremiyorum.

Erbakan ve Erdoğan’ın farklı yoğurt yeme özellikleri olduğu gibi, benim de yoğurdu yeme tarzım böyle.

Google+ WhatsApp