DOKUZ YIL NİÇİN BEKLEDİNİZ?

DOKUZ YIL NİÇİN BEKLEDİNİZ?


Başbakanın açıklamalarından sonra muhalefet haklı olarak dokuz yıl niçin beklediniz diye sordu. Bu soruya verilecek cevaplar mutlaka vardır. Belki de en önemli olanı terörle mücadele koordinasyonu ve mücadele güçlerinin sivil insiyatife yeni getirilebilmiş olmasıdır. Radikal’in Başbakanlık kaynaklarına dayandırdığı haber şöyle:

“Terörle mücadelede Özel Harekât timlerine yeniden görev verilmesi kesinleşmişti. Son yaşanan olaylardan sonra süreç hızlanıyor. Halen 6 bin 500 civarında Özel Harekât polisi bulunuyor. Bunlar içerisinden özel seçilmiş bir grup ivedilikle 'yüksek riskli' bölgelere kaydırılacak. İlk planda Hakkâri, Şırnak, Diyarbakır gibi illere en az 500 Özel Harekâtçının gönderilmesi bekleniyor. İstihbaratçı olan polisler örgüt militanlarının geçiş noktası olan dağlık ve kırsal bölgelerde konuşlanacak. Terör mücadelesinde jandarma ile polis arasında yetki karmaşası istenmiyor. Polis ve jandarmanın birbirlerinin görev alanında operasyon yapmasına yetkili makam olan il valileri güçlendiriliyor. Valiler, terörle mücadele eden unsurların sevk ve idaresinde komutayı ele alacak. PKK ile mücadelede masada olan seçeneklerden birisi de Kandil'e operasyon. Hükümet kaynakları, PKK'nın karargâhı durumundaki Kandil'e bir hava harekâtının seçeneklerden birisi olduğu görüşünde. Irak veABD'lilerle yapılacak görüşmelerin ardından TSK’ye bağlı uçakların Kandil'e bomba yağdırabileceği konuşuluyor. Hükümet, sınır ötesi operasyon için TBMM'den geçen yıl yetki almıştı. 1 yıllığına alınan yetkinin süresi ekim ayında doluyor.”

Her seferinde, planlar, programlar açıklanmasına rağmen geriletilemeyen terör, şu an Türkiye’nin en zayıf yönünü ifade ediyor. Sanki kurtarılmış bölgeler var. Çözüm için katlanılan densizlikler sınır tanımıyor. Terör örgütü dağ kadrosu, şehir yapılanması, siyasi uzantısı ve mali kaynaklarıyla birlikte hareket etmek suretiyle politikalarını daha geniş kesimlere kabul ettirmeye başladı. Daha önceki bir yazımda bölge halkının terör örgütü tarafından rehin alındığını yazmıştım. Bunun böyle devam etmesi mümkün değil. Can güvenliği insanlar için en önce gelir. Vatandaşlarına bunu sağlayamayan bir devletin atacağı başka hiçbir adımın anlamı olmaz.

Atılan demokratikleşme adımları bölge halkını memnun etmiştir ve doğru adımlardır. Bu adımlar atılınca terör geriler iddiası doğru çıkmamıştır. Teröre destek azalır beklentisi doğru çıkmamıştır. Bölge halkının talepleri bunlardır, terör örgütünün talepleri ise bunlardan çok farklıdır. Demokratikleşme terörle aksi yönleri ifade eder ve terör örgütü bundan ancak rahatsız olur. Barış ve demokrasi gibi ifadeler örgütün uzantılarının kullandıkları kandırmaca ifadelerdir. Demokratikleşme için yürütülen müzakereler esnasında engeller hep örgüt uzantılarından gelmiştir. Liberallerin yanıldıkları nokta da burasıdır. Zaman zaman bizim de yanıldığımız nokta burasıdır. Bırakalım siyaset yapsınlar, haklar konusunda siyasi muhataplarımız olması iyi değil mi gibi ifadeler geçmiş zamanda yaşanılanlara bakılınca sadece temenni olarak kalmıştır. Siyasi muhatap kabul edilenler bölge halkının haklarını değil, terör örgütünün çıkarlarını savunur ola gelmişlerdir. Örgütün talimatlarını uygulamışlardır. Uygulamaya da devam etmektedirler. Meşru bir devletin elinde silah olanlarla mücadelesi ancak silahla olur. Hükümetin teröre karşı devleti yeniden yapılandırması ve yeni mücadele yönteminin başarılı olmasını diliyorum. Başarılı olunursa ancak o zaman dokuz yıl niçin beklendiğinin de gerçek cevabı alınmış olur.

Google+ WhatsApp