İLAHİYAT’IN KAPISI DUVAR

İLAHİYAT’IN KAPISI DUVAR


İlahiyat fakültesi, Kayseri’nin en önemli okullarından biri. Hem yeri ve konumuyla, hem de verdiği mezunları ile yıllardır dikkat çekiyor.

Şimdi anlatacaklarım, bu okulun ilk mezunlarından birinin bu yıl yaşadıkları olacak. Başka şehirde yaşayan Kız torunu İlahiyat Fakültesini kazanmış. Eğitimini dedesinin yanında sürdürecek. Kayıt yaptırılmış. Okulların açılması beklenmiş.

Okullar açıldığı gün yaşlı dede, büyük bir hevesle, torununu kendi mezun olduğu okula götürmek istemiş. Hem okulunu görecek, hem torununa nasıl gidip geleceğini gösterecek. Birlikte Fakülte otobüsüne binmişler. İlahiyat fakültesinin önüne gelince de inmişler. Dedenin bildiği, otobüs durağı Fakültenin tam kapısının önündeymiş. Ancak Okulun kapısını bir türlü bulamamışlar. Okulun o bilinen kapısı oradaymış ama duvarla örülüymüş. Okula girmek için diğer tarafı dolanmaları gerekiyormuş. Yaşlı dedenin bu mesafeyi dolanmayı gözü yememiş.

Etraflarına bakınırken iki genç delikanlının duvardan atladığını görmüşler. İhtiyar biraz çekinse de duvarın çok yüksek olmamasını da dikkate alarak duvarın üzerine çıkmış. Ancak diğer taraf çukur olduğu için yüksekmiş. Çaresiz atlamış. Hem dizini hem belini acıtmış.

Neyse okula girmeyi başarmışlar.

Meğer bu duvar fi tarihinden kalmış. Hani bir zamanlar başörtüsü yasağının olduğu ve sıkı denetimler yapıldığı zamanlardan.

Otobüs durağının değişmemesi de ilginç. Belediye de durağı değişmemiş. Kapısı olmayan duvarın önüne gelenleri indirmeye devam etmişler.

Şimdi ne yapılması uygun olur?

Ya bu şekilde devam eder. Gençler nasıl olsa duvardan atlıyorlar. Yaşlılar da senede bir geliyorlar.

Ya o kapı açılır. Patrikhanedeki açılmayan kutsal kapı gibi değilse, kapandığı gibi açılır.

Ya da otobüs durağı oradan kaldırılır. İnsanlar burada okul var diye yanılmazlar.

Bu durumda ”İlahiyatın kapısı duvar” sözünün yanlış olduğunu söyleyebilir misiniz?

Google+ WhatsApp