ÇİĞ SÜT EMMİŞ

ÇİĞ SÜT EMMİŞ


İnsanoğlu çiğ süt emmiştir. Olmaz olmaz deme olmaz olmaz denilmiştir. Bizim gibi belli bir yaşa gelmiş olanların yaşadıkları, gördükleri bu hükmü doğrular niteliktedir. Hadi gençler, birilerine bazı davranışları yakıştırmazlar, olmaz böyle şey deyip, kestirip atarlar. Bir zaman sonra içlerini bir şüphe kemirir. Büyüklerinin sözleri akıllarına gelir, insanoğlu çiğ süt emmiştir, o böyle şey yapmaz deyip kestirilip atılamaz deyip hayal kırıklıkları yaşarlar.

Onun için büyükler duvara dayanma yıkılır, ağaca dayanma kurur, adama dayanma ölür demişlerdir. Allaha dayanmak gerektiğini söylemişlerdir. Dava diye düşündüğümüzde de şahıslardan ötesini düşünmek gerekir. Dava kişilerle kaim değildir. Kişilerin yanlışları davaya hamledilemez. Bunun için de kişilerin davanın önüne geçirilmemesi gerekir.

Yine benim bildiğim bir olay konusunda hüküm verirken eğer bu adli bir olay ise, kişinin masumiyeti esastır. Öncelikle o suçsuzdur diyerek araştırmaya başlanılır. Bulunan her delil Onun suçluluğunu veya masumiyetini ispata yarar. Olay tıbbi ise tam tersine en kötü ihtimalden başlanır, deliller kötü ihtimali ortadan kaldırır veya ispat eder.

Ne yazık ki, bizler olaylar karşısında aceleci davranırız. Eğer bahsi geçen konu bizim yakınımız birisiyle ilgili ise, peşin hükmümüzü veririz. Masum olduğunu söyleriz. Eldeki deliller ne olursa olsun o suçu o kişiye yakıştırmayız. Mahkûm olsa bile, haksızlığa uğradığını söyleriz. Komplolar üretiriz. Başka suçlular ararız. Eğer o kişi bize uzak biriyse, hemen suçlu olduğuna karar veririz. Suçlu olduğu üzerinden yorumlar yaparız. Bir kere de biz suçlarız. Mahkemede aklansa bile, adamını bulduğunu söyleriz.

Bütün bunlardan dolayı adil olmak zordur. Adaletin kılıcı keskin olmak zorundadır. İnsanlarda var olan ön yargılar yargıçlarda olmamalıdır.

Biz yazarların sıkıntısı da buradadır. Çoğu zaman elimizde yeterli delil bulunmaz. Ancak herkes sizin bu olay konusundaki değerlendirmenizi bekler. Çünkü herkes bir şeyler söylemektedir. Sizi takip edenler, sizin ne diyeceğinizi merak eder. Doğrudan şöyledir diyecek vicdani kanaatiniz ve bilgi elinizde yoksa genel sözler söylemek durumunda kalırsınız.

Çok sevdiğim bir öğretmen arkadaş, çocuk taciziyle itham edildi. Bütün yargılama süresince Onun masum olduğu düşüncesi içinde olduk. Yargılama bitti ve mahkûm oldu. Hala Onun böyle bir fiili işlemeyeceği düşüncesindeyim.

İnsanların masumiyetine inanmak istiyorum. Keşke bunu herkes için yapabilsem. Benim masum olduğuna inanmam, O kişiyi masum yapmıyor. Hatta mahkeme masum dese bile benim inancıma göre o kişi o fiili işlemiş ise masum olmuyor. Mutlaka hesabını verecek. Yüz bin kişi bir araya gelse ve bir kişi için masum dese, o kişi suçlu ise, bu şahadet onu masum yapmaz.

Bir kişiye olan sevgimiz veya husumetimiz onun hakkında adil davranmamamıza neden olmamalıdır.

Ahmet Taşgetiren’in bu minval üzere olan yazısını okudum. İnsanları tuzağa düşüren üç şeyden bahsediyordu. Şöhret, kadın ve para. Cüppeli ile ilgili ilk yazımda şöhretin tehlikesine vurgu yapmıştım. İnternette bir video izledim iğrençti. Komplodur, dublör kullanılmıştır, O değildir. Buna ben inanırım. Milyonlarca insan bunu gerçek olarak görür ve izler. Onları tek tek ikna edemezsiniz.

İnsan bir anda davaya hizmet eder konumundan davayı baltalayan bir duruma düşebilir. Tek bir olaydan hareketle genel hükümler ortaya çıkar. Dinle ilgili, hocalarla ilgili olumsuz kanaatlerin doğmasına neden olabilir.

Siz ne kadar dil dökseniz, bu iftiradır, komplodur, bizim hocamız böyle şeyler yapmaz deseniz de fayda etmez. İnsanoğlu çiğ süt emmiştir deyip, sizi dinlemezler.

Google+ WhatsApp