
DEĞİŞİM
Değişim, sihirli bir kelime. Bazen bütün kilitleri açan bir maymuncuk oluyor, bazen da bütün kapıları kapatan gizli bir el.
Siyasi partilerimiz, işine geldiğinde değişimci oluyorlar, işine geldiğinde de değişenlere dönek diyorlar.
İlk üç içindeki partilerimizin kongre süreçleri değişim sloganlarına ev sahipliği yapıyor.
CHP, değişime en yeni sarılan en eski partimiz.
İşte CHP kurultayından haberlere yansıyan bir kesit: “ Kurultayın ilk gününde,Kemal Kılıçdaroğlu yeniden genel başkan seçildi. Kurultaya Kılıçdaroğlu'nun 'değişim' vurgulu konuşması damga vurdu. CHP lideri, bir yandan parti ilkelerine bağlı kalırken, diğer yandan gelişime açık olmaları gerektiği mesajını verdi. "Zamanın ruhunu iyi okumamız, geçmişi de geleceği de çok iyi tahlil etmeniz gerekiyor." çağrısında bulunurken, statükocuların değişime karşı olduklarını vurguladı: "Sistemden beslenenler, değişime karşı çıkarlar."
Aynı haberden bir başka bölümde ise değişimin nasıl bir slogandan ibaret olduğunu söylüyor:
“AK Parti'nin anayasa sürecinde toplumda 'laiklikten utanılması gerekir' algısı oluşturmaya çalıştığını da iddia eden Kılıçdaroğlu, "Laiklik din ve vicdan özgürlüğüdür, bizim çimentomuzdur, kazanılarak elde edilmiştir. Biz de bu mücadeleden geldik, anayasamıza koyduk, değiştirilemez maddesidir bu."
Yukarıdaki satırlardan değişimi önemsiz gibi gördüğüm sanılmasın. Dünya değişiyor, Türkiye değişiyor. Son elli yılda Türkiye’de yaşanan değişimi görmemek ve buna uygun değişimi sağlayamamak bizim siyasetimizin sorunu. Hani zamanın ruhunu yakalamak gibi bir söz var. Bu söz de sihirli sözcüklerden biri. Gerek iş dünyasında gerekse siyasette başarının anahtarlarından biri olarak kabul ediliyor.
Eğer zamanın ruhuna uygun adımları atamıyor iseniz, eğer değişimin hızından haberdar değilseniz, toplumun gerisinden geliyorsanız, sizin değişim hızınız kağnı hızında ise, hareket ettiğinizin bile farkına varılamayacak kadar statik olduğunuz sonucu ortaya çıkar.
Böyle durumlarda değişim sade bir slogan olarak kalır. Geçici bir hedefi kovalayan bir araç haline dönüşür.
CHP’nin değişim iddiası da hem fikri olarak hem de kadrolarıyla slogan olmaktan öte bir umut veya ufuk içeriyor mu?
Genel Başkan değişti, değişim olmadı. Yönetim kaç kere değişti, değişim olmadı. Kadınların ve gençlerin sayısı artırıldı, değişim olmadı.
Şimdi nasıl olacak? Ön saftakileri arkaya, arkadakileri öne alarak mı? Böyle bir değişim staretejik bir değişim olur mu? Bu bir aldatmaca ve göz boyama olmaz mı?
Hem partinin altı oku orada duracak, hem de değişim olacak. Hem partinin çok tutucu olan tabanına selam durulacak hem de değişimden söz edilecek. Olabilir mi?
CHP tabanı ve altı oku gerçek bir değişime izin vermeyecek kadar statiktir. Bu statükoya dokunabilecek bir kadro ve lider ise görünürde bulunmamaktadır. Bu durumda CHP nasıl değişecektir?
Değişime evet ama kökümüzden milim sapmayacağız diyerek mi?
Slogan atarak mı?
''Kardeş kavgasının olmadığı, çocukların yatağa aç girmediği, barışın, huzurun, onurun olduğu bir ülke için yola çıktık. Yolculuğumuz devam edecek''
Cenneti vaat ederek mi?
“Türkiye'yi anaların ağlamayacağı barış cennetine dönüştürelim. “