ÜZEYİR GARİH’İN ORTAĞI NİÇİN AÇIKLAMA YAPTI?

ÜZEYİR GARİH’İN ORTAĞI NİÇİN AÇIKLAMA YAPTI?


Geçenlerde televizyonlardan birinde Üzeyir Garih’in ortağı İshak Alaton’la bir söyleşi vardı. Tesadüfen belli bir bölümünü izledim. Üzeyir Garih cinayetinin sıradan bir cinayet olduğunu söylüyordu. Hemşerimiz Yener Yermez’in ifadelerine dayalı olarak, yargılamaya da esas kabul edilen tezi savunuyordu. Bir anlam veremedim. Durup dururken böyle açıklamalar yapmak nereden aklına gelmişti. Yargılama bitmiş, dava sonuçlanmıştı. Gerçi birçok siyasi cinayette olduğu gibi kamuoyu tatmin olmamıştı. Akit Gazetesinin manşetinde yer alan bir haber kuşkularımı haklı çıkardı:

“Türkiye'de Milli İstihbarat Teşkilatı'na (MİT) yönelik baskıların temelinde İsrail'in olduğu tezi her geçen gün ortaya çıkan yeni bilgilerle daha da kuvvet kazanıyor. Ergenekon iddianamesine de giren Üzeyir Garih ve Nesim Malki cinayetleri konusunda daha evvel MİT'ten istendiği öne sürülen bilgilerin yeni MİT yönetimi tarafından “gizli tanıklık” marifetiyle mahkemeye sunulmasından en çok MOSSAD'ın endişe ettiği ortaya çıktı.

“25 Ağustos 2001'de Eyüp mezarlığında bir firari asker tarafından bıçakla öldürüldüğü resmi kayıtlara geçen işadamı Üzeyir Garih'le ilgili olarak da MİT'in elinde önemli bilgilerin olduğu öne sürülüyor. MOSSAD'ın, İsrail dışındaki Yahudilerden vergi aldığı, bu miktarın artırılması üzerine Garih'in “vergiyi düşürmek” için daha derin mercilerle ilişki içine girdiği, MOSSAD'ın da bu sebeple cinayeti planladığı iddia edilmişti. Ergenekon soruşturması sürecinde ise yine bu tezi destekleyen bilgi ve belgelerin ortaya çıktığı ileri sürülürken, Garih cinayeti ve Ergenekon bağlantısı konusunda iş adamı Doğan Kasadolu şu açıklamayı yapmıştı: “Üzeyir Garih'in eski damadı bana, Üzeyir Garih'in öldürüldüğü gün büyük oğlunun evlerinden kelepçelenerek polisler tarafından götürüldüğünü ve susmaları için tehdit edildiklerini anlattı.” Bu açıklamalar yapıldığında 7 yıldır katil diye bilinen Yener Yermez gazeteci Fehmi Koru'ya bir mektup yazarak, aslında katil olmadığını ileri sürmüştü. Bütün bunlar olurken, “Cinayette kullanılan bıçağa ilişkin üç Adli Tıp belgesi ve Üzeyir Garih'in kanlı gömleğinin şeması Ergenekon tutuklularından Doç. Dr. Ümit Sayın'ın evinde çıktı” haberleri de basında yer almıştı. Bir cinayetle ilgili bunca iddia ortalığa saçılırken, Garih ailesi ısrarla iddialar hakkında konuşmaktan kaçındı.

“1998 yılında dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz, “Malki'nin öldürülmesi ile bir gecede tam 700 trilyon lira el değiştirmiştir” demişti. Bu açıklama çok tartışıldı. Bu açıklamanın ardından “Malki'nin paraları ne oldu?” soruları sorulmaya başlandı. İsrail'in Türkiye'deki kasaları olduğu öne sürülen Nesim Malki'nin öldürülmesinden sonra MOSSAD'ın kaybolan 8 milyar dolarının peşine düştüğü, bu paraları tahsil etmeye kalkıştığı belirtilmişti. MOSSAD'ın Garih cinayeti de dahil olmak üzere söz konusu paraları tahsil etmek için birtakım suikastlar ve şantaj olayları tertiplediği de ileri sürülmüştü. Bunların hangisinin doğru, hangisinin yalan veya senaryo olduğu konusunda kapsamlı adli bir inceleme yapılamadı.”

MİT’in niçin hedefe konulduğu konusunda, başka bir açıdan nedenler sıralayan haberin içeriği, aynı zamanda Garih’in ortağı olan Yahudi iş adamının açıklamalarda bulunmasının da durup dururken olmadığını gösteriyor.

MİT, gizli dosyaların kapağını açmayı sürdürdükçe de hedefte olmaya devam edecektir.

Google+ WhatsApp