BOMBA

BOMBA


Ankara’nın devlet mahallesinde bir bomba patlatıldı. Üç kişi hayatını kaybetti. Çok sayıda da yaralı var.

Olay bundan ibaret. Ama öncesi ve sonrası ile sorgulanması gereken ve üzerinde uzun uzun konuşulması gereken bir olay.

Olay günü haber kanallarının birinden diğerine koşturdum. Benim gibi haberciler de koşturuyorlardı. Üç ölüm olduğunu ancak beş saat sonra öğrenebildim. O bilgi de Almanya’dan Sayın Cumhurbaşkanının açıklaması sonrasında geldi. Oysa ölümlerin patlama sırasında olduğu anlaşılıyor. Hastaneye kaldırılanlarda bir ölüm meydana gelmedi. Yani daha işin başında üç kişinin öldüğü biliniyordu. Bir kafa karışıklığı da bomba mı tüp mü olduğu konusundaydı. Vali Bey pür ciddiyetle daha fazla açıklama yapamayacağını söylerken hiçbir açıklama yapmadığını, bilinenin dışında bir şeyi zaten söylemediğini gördük. Bülent Arınç olayın terör olayı olduğunu söylemesine rağmen, uzun bir süre tüp olabileceği varsayımı üzerinde duruldu. Savcılıkça saatler sonra yapılan açıklama ile bir terör olayı ile karşı karşıya kaldığımız üç ölü ve 34 yaralı olduğu anlaşıldı. Eğer bütün bu ketumluk, failleri yakalamak için ise, anlaşılabilir. Kamuoyunun eksik veya yönlendirilmeli bilgilendirilmesi mazur görülebilir. Bu özrün kabulü ise failler yakalanırsa olur.

Olayda istihbarat eksikliğinin olması, yüksek güvenlikli olması gereken bir yerde olması tartışılmalıdır. Ancak bu olayın sıradan bir terör eylemi olmadığı da açıktır.

Başbakan’ın Obama ile görüşmesi, ülkemiz ve bölgemiz için çok önemli idi. Olayın tam da bu görüşme öncesine denk gelmesi, masadaki öncelikleri değiştirmiştir. Karşı tarafın elini güçlendirmiştir.

Nasıl mı?

Şöyle:

Başbakan Afrika ziyaretinden aldığı büyük moral güçle masaya oturacakken, içeride Başbakanlığa iki yüz metre mesafede olan bir yerdeki terörü engelleyemeyen biri konumuna düşürülmüştür. Filistin’in tanınması, İsrail’in geriletilmesi gibi taleplerimiz yerine, terör için yardım talebi geçmiştir. ABD ve bazı AB ülkelerinin kredi notları düşürülürken, Türkiye’nin kredi notu artırılmış, ancak bunu bile siyasi ve ekonomik güç olarak kullanmamıza fırsat bırakılmamıştır.

Bu bombayı patlatanların panik yaratmak ve sansasyon oluşturmak amaçlarıdır. Bombayı patlattıranların amaçları ise farklıdır. Bombanın niçin patladığının cevabı da buradadır.

Türkiye artık çok olmaya başlamıştır. Bu ekonomik büyüklük, siyasi güç birilerine rahatsızlık vermiştir. Filistin davasını sahiplenme, İsrail’e meydan okuma, krizleri faydaya çevirme, bölge lideri olma isteği kabul edilemez görülmüştür. ABD-İsrail ekseninin içerideki müttefikleri yerlerde sürüklenmektedir. Bütün çabaları boşa gitmiştir. Ellerinde tek bir kart kalmıştır. O da terör kartıdır.

Şimdiye kadar ABD Başkanlarıyla yapılan görüşmelerde masada mutlaka terör kartı vardı. Bu sefer de öyle olmuştur. Bunca zamandır terör kartını masadan kaldıramamışsak, muhatabımızın isteksiz ve samimiyetsiz tutumu nedeni ile olmuştur. Lafı evirip çevirmeye gerek var mı?

Bu bombayı patlatan ABD-İsrail ittifakıdır. Biz de biliyoruz, muhatabımız da bunu biliyor. Bari kendimizi kandırmayalım. Bu son olsun.

Google+ WhatsApp