
OYUN BİTTİ, PERDE KAPANIYOR
Şehir Tiyatrosu oyuncuları ve destekçileri, eylemlerine devam ediyorlar. Ellerinden oyuncakları alınmış çocuklar gibiler. Oysa bu sonucu kendileri hazırladılar, oyun bitti, perde zorunlu olarak kapanacak. Sanatçı Haluk Bilginer geçen yıl görünen gerçeği ve sonu söylediğinde, kulakları duymamıştı. Söyledikleri duyulmayacak sözler de değildi: "Yetkim olsa Devlet Tiyatroları'nı bugün kapatırım. Dalga geçer gibi, müsamere sunuyorlar. Bu kepazeliği herkes tiyatro sandığı için Türkiye’de tiyatro gelişmemiş. Herkesin kurumun yanında olma gibi bir derdi var. O kurum neyse... Yarın kapanacak, biliyorum. Kimse kapatmazsa ben kapatacağım. Çünkü uzun zamandır ölmüş zaten. Hayatı gereksiz uzatılmış, makinede. Makinenin düğmesini kapatacağız, bitecek. Böyle tiyatro olmaz. “ Lağvedeceksin. Diyelim biri bana yetki verdi, ben bugün lağvederim. Ama yarın bu saatte ulusal tiyatro kurulmuş olur. “ Dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir salaklık bizim ülkemizde var. Bu yükü niye taşıyorum? Siz niye taşıyorsunuz? Sizin vergilerinizden ödeniyor bunlar. Ben 10 yıldır hiçbir şey yapmamış aktöre 18 maaş her yıl niye veriyorum? “Ama bu kepazeliği herkes tiyatro zannettiği için Türkiye'de tiyatro gelişmemiş. Halkı tiyatrodan soğutmak için kurulmuş ödenekli kurumlar var.”
İstanbul Belediyesi, şehir tiyatrolarına bir çeki düzen vermek istiyor. Bunu da anlamıyorlar. Özgür sanattan, faşist baskıdan söz ediyorlar. Bu sefer seslerini yetkililer de duyuyor. Sonunda Başbakan oyunun bittiğini ilan ediyor:
''Şehir Tiyatroları'nda yapılan bir yönetmelik değişikliği üzerinden hem bizi hem tüm muhafazakârları aşağılamaya ve küçümsemeye başladılar. Allah aşkına soruyorum: Siz kimsiniz? Siz her konuda söz söyleme, her konuda otorite olduğunuzu iddia etme ehliyetini nereden alıyorsunuz? Bu ülkede tiyatro sizin tekelinizde mi? Bu ülkede sanat sizin tekelinizde mi? Sanat konusunda söz söyleme ehliyetine sahip olan sadece sizler misiniz? Geçti o günler. Artık despot aydın tavrıyla parmağınızı sallayarak bu milleti küçümseme, bu milleti azarlama dönemi geride kalmıştır. Gelişmiş ülkelerin hemen hemen tamamında devlet eliyle tiyatroculuk olmaz. Ben Kadir Bey'i tebrik ediyorum ve aynı şeyi şu anda Bakanlar Kurulu'na getireceğim.
“Özel bir yönetim değil, tiyatroları özelleştirmeye götürüyorum. Bunu teklif edeceğim. Özelleştirmek suretiyle buyurun istediğiniz gibi tiyatrolarınızı oynayın. Kusura bakma geleceksin Şehir Tiyatrosu'ndan hem belediyeden maaşını alacaksın ondan sonra istediğin gibi yönetime de verip veriştireceksin, böyle saçmalık olmaz'' .
Haluk Bilginer’in özlemle beklediği gerçek tiyatroyu belki böyle bir düzenlemeden sonra görebileceğiz. Başlangıçta birilerinin nasırına basılacak, birilerinin canı yanacak. Ancak burnundan kıl aldırmayan, seyirciyi hiçe sayan bu güruhun yerine, halkın beğenisi için, emeğini ve alın terini sahneye yansıtan yeni bir tiyatro doğacaktır.
Ülkenin tüm şehirleri tiyatroya doyacaktır. Tiyatro, bir azınlığın değil, halkın beğenisini kazanan bir sanat olarak gelişecektir.
Başbakanın, birçok alanda gerçekleştirdiği devrim niteliğindeki değişikliklerine tiyatroyu da eklemesi, kültür ve sanat alanında dönüşüm ve değişimin işareti olarak görülmelidir.