KIBRIS FİLİSTİN OLMASIN

KIBRIS FİLİSTİN OLMASIN


Geçen baharda Kıbrıs’a gitmiştim. Kıbrıs derken Kuzey Kıbrıs’ı kastediyorum. İki haftalık süre içinde bölgeyi gezme fırsatı buldum. Doğrusu mihmandarım da benim duyarlı olduğum konuları biliyordu ve oraları gezdirdi.

Yerleşim yeri olmayan, çokça inşaatın olduğu güzel bir koya geldiğimizde, burasıyla ilgili yapılan açıklamalar kafamı karıştırdı. Buraya bir tatil köyü ve bir da yat limanı yapılıyordu. Normalde garip olan bir durum yoktu. KKTC’nin turizm yatırımlarına ihtiyacı vardı. Bu da öyle bir yatırımdı.

Ancak yatırımı yapan İsrail’di. Yalnızca kendi vatandaşları için bir köy inşa ediyordu. Dünyanın tanımadığı bir ülkeye yatırım yapıyordu.

Askeri vesayetin hala çok güçlü olduğu KKTC’de, herhalde 28 Şubat döneminde İsrail ile olan sıcak ilişkilerin doğurduğu ayrıcalıklar, hala devam ediyordu.

“Yeni Akit'e konuşan KKTC'li Araştırmacı Yazar Ayşe Kocatürk, uluslararası izolasyon nedeniyle yabancı yatırımcının uzak durduğu KKTC'nin özellikle son 10 yılda İsrailli işadamlarının hedefi durumunda olduğuna dikkat çekti. Kıbrıs'ta ciddi bir Yahudi nüfusu oluştuğuna dikkat çekti. Kamuoyunun olup bitenler karşısında yeterince bilinçli olmadığına ve yaklaşan tehlikenin farkına varamadığına dikkat çeken Kocatürk şöyle konuştu: “Bunda milli bilincin zayıflatılmış olmasının büyük payı var. Ülkede bunlar olup biterken bir kesim kalkıp o da Türkiye'deki AK Parti iktidarının ısrarı sayesinde cami yapılmasına karşı çıkabiliyor. Oysa bilmiyorlar ki ezan sesi olmadan biz burada huzur bulamayız. KKTC'de şu an en çok ihtiyacımız olan şeylerden biri, iyi bir dini eğitiminin verilmesidir. Benim çocukluğumda okullarda din derslerine bölümün öğretmenleri girer, iyi bir din eğitimi alırdık, sureleri ezberlerdik. Daha sonra ilgisiz derslerin öğretmenleri din derslerine girmeye başladı ve sonra tamamen umursanmaz oldu.”

İsrail bir taraftan Rum kesimiyle askeri ve ticari ilişkilerini geliştirirken bir taraftan da Kuzeye yerleşmeye çalışıyor. Bunun için uygun bir ortamın olduğu görülüyor. Orada tip proje uygulayan yönetimler sayesinde köklerinden kopmuş bir toplumsal yapı oluşmuş. Bizde bir zamanlar beşli çete vardı, vesayetçi sistemin öncüsü ve sözcüsüydüler, orada da benzer yapılar sinsi ve açık faaliyetlerine devam ediyorlar. Din düşmanlıklarını gizlemeyen bir kısım odaklar, her şeyi göze alarak mevcut yapının devamı için çalışıyorlar, çırpınıyorlar. Yavru Vatan KKTC'de, din karşıtı öğretmenler eliyle eğitim provoke ediliyor. KKTC'de Haspolat Meslek Lisesi'nde “ilahiyat bölümü” açılmasını protesto ederek, sınav notlarını okul idarelerine teslim etmedikleri 15 bin ortaöğretim öğrencisinin yarıyıl tatiline karnesiz girmelerine neden olan KTOEÖS üyesi sözde öğretmenler, çağdışı eylemlerini ikinci eğitim öğretim döneminde de sürdürme kararı almışlar.

Milli ve dini bilinci bulunmayan toplumların, başkalarının güdümünde yaşamaya mahkûm olacaklarını biliyoruz. Benzer şekilde toprak alımlarının bir zamanlar Filistin’de de yaşandığını ve Yahudilerin burada hiç yoktan bir ülke kurduklarını da biliyoruz. Filistin halkının dünyanın gözü önünde uğradığı zulüm ve haksızlığı, topraklarından kovulmasını ve kendi topraklarında yaşadıkları esareti de biliyoruz.

Biliyoruz da, Türkiye toprakları satılıyor diye, vatan elden gidiyor diye Türkiye’yi ayağa kaldıranların bu tehlikeye neden duyarsız kaldıklarını anlamıyoruz. Denktaşlara destanlar düzmelerini anlamıyoruz.

Google+ WhatsApp