
LOĞOĞLU İSRAİL’E GİTMELİ
Muhalefet dilediğini söyler diye bir yazı yazmıştım. Olumlu olumsuz tepkiler aldım. O yazım meclisin küçük muhalefet partisi ile ilgiliydi. Keşke ben yanılsaydım. Böyle bir yazıyı yazdığıma pişman olsaydım. Ya da ana muhalefet partisi beni yanıltsaydı. Ne yazık öyle olmadı.
Ana Muhalefet Suriye’ye bir heyet gönderdi. Dönüp geldikten sonra da başladılar hükümete ver yansın etmeye. Hürriyetten Yalçın Doğan, Loğoğlu’yla konuşmuş. Esad’ın Türkiye’yi değil AKP’yi suçladığını söylüyor. Esad’ın tezlerini tekrarlıyor. Dönüşte verilen mesajlara bakıldığında CHP’nin bu ziyareti, Türkiye için bir adım atmak için değil de, nasıl bir muhalefet çıkarırız diye yapılmış gibi anlaşılıyor. Suriye’deki Baas rejiminin teröre karşı aldığı tedbirleri meşru sayan bir görüş belirlenmiş. AKP’nin ve Erdoğan’ın haksız olduğu vurgulanıyor. İşin derinindeki Türkiye politikalarının akıbeti dikkate alınmıyor. Türkiye’nin Suriye ve diğer bölge ülkelerinde sağlamaya çalıştığı gelişmeler, daha fazla özgürlük ve demokrasi talebi yokmuş gibi davranılıyor. Diktatörlüklerin devamında o halkların yararı varmış gibi değerlendiriliyor. Rejimin yanında yer alır görünerek Türkiye halkının iktidardan farklı düşündüğü, Esad’ın yoluna devam etmesi gerektiği cesareti veriliyor. Sırf bunlar AKP yıpransın diye yapılıyor.
Aynı şekilde Mavi Marmara olayı da benzer şekilde değerlendiriliyor. Türkiye’nin tüm tezlerini çürüten bir mantıkla iktidar eleştiriliyor. Bu politikalar eleştirilemez değiller. Bizim de yazılarımızda eleştirdiğimiz noktalar olmuştur. Bu eleştiriler, Türkiye haksız, İsrail haklı noktasına gelmişse, problemlidir.
CHP’ye göre hükümet Mavi Marmara gemisinin gitmesine izin vererek, bu noktaya gelinmesine neden oldu. Türkiye ekonomik kayıplara uğradı. Türkiye Gazzeye (Hamas’a) yardım etmemeliydi. Mavi Marmara’dakiler askerlere karşı koymamalıydılar. Ölümler olmazdı. Türkiye dokuz vatandaşının hakkını savunmamalıydı. Palmer raporu ki, aleyhimizedir, istemeseydik, yazılmayacaktı. Biz yazdırdık. Ülkemizi savaşın eşiğine getirdik. BM haklı, İsrail haklı, bir tek Türkiye haksız. Türkiye derken kast edilen AKP ve Erdoğan.
Türkiye’nin bu konuda almış olduğu kararların tümü haksız görülüyor. Ayrıca blöf yaptığı ve kararlarının arkasında duramayacağı da karşı tarafa münasip lisanla iletiliyor:
“Recep Tayyip Erdoğan'a soruyorum: Gazze'ye yardım götüren gemilere Türk savaş gemileri nereye kadar refakat edecek? Gazze Limanı'na kadar mı, yoksa uluslararası sularla mı sınırlı kalacak? Gazze Limanı'na kadar gidecekseniz seni alnından öpeceğim.''Bu sözleri Ana Muhalefetin Lideri söylüyor. Böylece büyük siyasetçi olduğunu gösteriyor. Hem savaş gemilerimizi gönderemeyeceğimizi ima ediyor, hem de karşı tarafta böyle bir imaj oluşmasını engelliyor. Siz bildiğinizi yapın bizimkiler blöf yapıyorlar diyor. Diğer yandan da savaş tahrikçiliği yapıyor. Hadi vur da göreyim diyor.
Bütün bunlara rağmen Ana Muhalefet yeterince inandırıcı olamıyor. Muhalefetini içeride AKP’yi yıpratma amaçlı yaptığı halde kendini eritiyor, dışarıdan ise alkışı hak ediyor. Bu işte bir yanlışlık var. Loğoğlu’nu İsrail’e göndermek lazım. Ana muhalefetimiz İsrail’in tezleri konusunda daha fazla bilgilenmeli. Yoksa kendilerini ve görüşlerini ifade teme konusunda yetersiz kalıyorlar.