
KADINI YASA DEĞİL, EĞİTİM KORUR(2)
Birkaç yıl önceydi. Kazancılarda yürüyordum. Kalabalıktı. Tam karşımdan gelen genç çiftin tartıştıklarını gördüm. Öfkelenen genç adam kadına bir tokat vurdu. O an kadınla göz göze geldim. Gözlerinden okuduğum acı ve öfkeydi. Belli belirsiz bir yardım çağrısıydı. Aynı zamanda sevgi ile korku arasında bir bakıştı. Bir yandan yardım isterken bir yandan karışmayın diyordu. Gözlerindeki, keşke kimseler görmemiş olsa tedirginliği idi. Bana sen de bakma geç git der gibiydi.
Yüreğimden içime doğru sıcak bir sızı aktı. Sanki o tokat bana vurulmuştu. Kadın veya erkek birisine tokat vurulmasının, nasıl aşağılayıcı bir yönü olduğunu gördüm. Sarsıldım. Öylece kala kaldım. Onlar geçip gittiler.
Benim de dört kızım vardı. Kızlarımdan birine bırakın bir tokat, bir acı söz denmesin isteyen bir babaydım. Bu tokat sanki dört kızıma birden vurulmuştu.
Yan yana yürüyerek uzaklaşan gençlerin arkasından baktım. Genç kadının gözlerinden okuduğum yüreklilikten, bu durumun sevgi ile giderilebilecek geçici bir durum olduğu ve onarılacağı duygusunu, tesellisini umarak dönüp yürüdüm.
Bir anlık görüntüydü ve geçti gitti. Hayat devam ediyordu.
Biz, sevgiyi, aşkı, şefkati ve merhameti, medeniyetimizin burçları yapmış bir milletiz. Peygamberimiz alemlere rahmet olarak gönderilmiş. Ailede sevgi ve şefkatin doruk örneklerini yaşamış ve öğütlemiş.
Mevlana ve Yunus Emre gibi aşkı ve sevgiyi bayraklaştırmış, hayatın en önemli öğesi yapmış, dünyanın hayran olduğu iki devi yetiştirmiş bir milletiz. Fuzuli, Baki ve Nedim gibi bu uğurda söylenecek her şeyi en güzel söylemiş ustaların torunlarıyız.
Bizim kadınımız, bizim annemiz bu dizilerdeki kadınlar ve anneler değiller. Şu haberlerdeki kadınlar ve erkekler bizim kadınlarımız ve erkeklerimiz değiller. Ekranlarda koca arayanlar, karı arayanlar da bizim milletimizin modellediği insanlar değiller.
Kötüyü, yanlışı emsal kabul edip, genelleştirerek yorumlayıp, sanki bu toplum tümüyle böyle bir bataktaymış gibi, sanki tüm toplumun erkekleri şiddet uyguluyor, kadınları şiddet görüyormuş gibi yasalar hazırlayarak zaten bizim olmayan modelleri yaygınlaştırmak ve güçlendirmek nasıl olumlu görülebilir?
Sizin bu yasalarınız dizilerdeki, bizim olmayan kadınları korumaya yöneliktir. Siz bu dizilerdeki yaşananların topluma model olmasını mı istiyorsunuz?
Toplumuzda var olan sevgi, saygı, sadakat, namus ve şeref gibi bizi bir arada tutan ve bizim olan değerlerimizi ayaklar altına alan rezil bir yaşam tarzını modelleyen bu durumun tüm toplumu sarmasının ileri bir aşama ve çağdaşlık olduğunu mu düşünüyorsunuz? Yasalarınız bu çağdaş yaşamı korumak ve yaygınlaştırmak için mi?
Kendimize zaten çökmüş yabancı örnekleri alacağımıza, kendi köklerimiz üzerinde, kendi aile yapımız ve ahlakımız ile bezenmiş bir aile eğitimi başlatmalı değil miyiz?