
DARBECİLER DE YARGILANIR (2)
Yargı şu an gerçekleşmiş bir darbeye ve gerçekleşmemiş darbe girişimlerine dava açtı. Daha önce hayal bile edilemeyecek yargılamalar yapılıyor. Darbecilerin yargılanamayacağı iddiası, artık anlamsız kaldı.
Yakın zamanda gerçekleşen ve etkileri hala devam eden bir darbe için ise şu ana kadar bir işlem yapılmadı.
28 Şubat Post modern bir darbeydi. Darbeyi yapanlar ellerini kollarını sallayarak dolaşıyorlar. Bu çelişkili durum dikkatlerden kaçmıyor. Bir yanda otuz yıl önce yapılmış bir darbe yargılanabiliyor, diğer yanda gerçekleştirilememiş bile olsa darbe girişimleri yargı önüne getirilebiliyor, gerçekten yapılmış olan ve sıcaklığı hala devam eden, dumanı hala tüten bir darbe ile ilgili herhangi bir işlem yapılmıyor.
Darbede etkili olan asker ve siviller aramızdalar.28 Şubatın mağdurları da hayattalar. Ülke sırf böyle bir darbe yüzünden geriye gitti ve milyarlarca dolar zarara uğradı. Bankaların içi boşaltıldı ve tam bir soygun yaşandı.
28 Şubat darbesinde, zamanın Cumhurbaşkanının etkili olduğu, bu hareketi darbe olarak görmediği için de kendisinin bunu gizlemediği biliniyor. Ona göre yapılanlar demokrasiyi ve Cumhuriyeti korumak için ve yasalar içinde yapılmıştı.12 Eylülü yapanların da bundan farklı bir iddiaları olmamıştı. Kenan Evren’le Süleyman Demirel arasında askeri rütbe farkı dışında bir anlayış farkı olduğu söylenemez. Kısaca Demirel işin içinde olmasaydı 28 Şubat olmazdı.
Acaba bugün de yargılanmalarının önündeki engel de Demirel mi? Cumhurbaşkanlarının sorumsuzluğu, Demirel için var da Evren için yok mu?
Ülkemizde çok popüler bir dizinin senaristleri bile Demirel’i şu an sürmekte olan Ergenekon davasının bir numarası olarak gösteriyorlar. Ergenekon bütün darbelerin ana karargâhı olduğuna göre, bir numaranın bu yargılamalardan uzak kalması hayret verici değil mi?
Bu davanın çok yakın zamanda yaşanan darbe girişimlerini de içerdiğini düşünürsek, yalnızca 28 Şubat değil, sonraki girişimler içinde de aynı kişinin var olması şaşırtıcı olmayacaktır. Senaristler de dizi boyunca buna vurgu yapmaktadırlar. Senaristlerin yazdıklarına göre hareket eden bir yargı olmaz denilebilir. Ancak yaşananların bir yargılama konusu olmaması da kabul edilemez.
Geçmişte yaşanan Aydın ve Gazeteci cinayetleri, faili meçhuller nasıl olmuşsa hep Onun devri iktidarına denk gelmişti. Bunların hiçbiri aydınlatılamadı. Hatta Sabancı cinayeti, Özal’a yapılan suikast ve ölümü üzerindeki şüpheler aydınlatılamadı.
Bunların hepsinin bir yere gelip dayandığını, o bir yerin çok muhkem bir şekilde korunduğunu düşünüyorum. Ne zaman o bir yere el atılırsa, çorap söküğü gibi bilinmeyen birçok şeyin de aydınlanacağı kanaatindeyim.
Madem bir uçtan başladık, uçlarda ve kenarlarda dolaşmayı bırakıp, işin aslına yönelelim. Darbeciler de yargılanır denilmesinden gerçek faillerin yargılanması anlaşılmalıdır.
Devlet sırrı gibi garip savunmaların arkasına sığınılmadan, devletin elinde olan bilgiler savcılara iletilmeli darbeler dönemini kapatacak final yolu açılmalıdır. Yargının önü açılırsa bir numarada bir numara olmadığı görülür. Ne devlet çöker ne de demokrasi yara alır. Sadece karanlık korku numaraları deşifre olur. Son bulur.