
AHLAKİ DEĞİL
Bir tartışma sırasında “ahlaki değil” demişim. Muhatabım bunu “ahlaksız” olarak yorumlayıp tepki gösterdi. Bu ikisinin eş anlamlı olmakla beraber, aralarında küçük bir nüans farkı olduğunu ve bu farkın önemli olduğunu söyledim. Ne söylediysem muhatabım ikna olmadı. Bense hala fikrimde ısrarlıyım.
Birisine “bu tavır ahlaki değil” denildiğinde, öncelikle ahlaki olmayan sadece belirtilen tavır olmaktadır. Kişi “ahlaksız olarak nitelenmemektedir. Toptancı bir anlayış yerine bir parçaya bir davranışa vurgu yapılmaktadır. Tamamen ahlaklı olan bir kişiden de ahlaki olmayan bir söz veya davranış çıkabilir. O zaman “bu tavır ahlaksız” denildiğinde de algılama kişiye değil tavra olduğuna göre, yine de siz “ahlaksız “dediniz itirazı gelmektedir. Bu durumda da ince bir fark olduğunu düşünüyorum. Benim söylediğimde itiraza açık ve genel bir hüküm bulunmaktadır. Bahsi geçen tavrı ben veya siz kim gösterirse bana göre ahlaki değil demek ile neredeyse kesinlik ifade eden “bu tavır ahlaksız” deme arasında da fark bulunmaktadır.
Genelde laf olsun diye bu sözleri seçiyor değiliz. Bizim inancımıza göre kötü, ahlaksız insan yoktur. Kötü ve ahlaksız davranış vardır. Bu nedenle de ortadan kaldırılması gereken insanın kendisi değil, kötü olan davranışlarıdır. Bu da ancak eğitimle olur.
Peygamberimiz (S.A.V.) ashabına veya ailesine benzer bir yöntemle eğitim vermiştir. Gördüğü bir yanlışı, birinin yüzüne vurmadan gidermeye çalışmış ve yanlış olan davranışları dile getirip, bunların düzeltilmesini istemiştir. Böylece bu davranışı yapan kişi hem incinmemiş, rencide olmamış, yaptığı yanlışı savunmak durumunda kalmamış, hem de doğru olan davranışı öğrenmiştir.
Bir kişiye toplumun yanlış bulduğu bir davranışı sıfat olarak verirseniz bir süre sonra o bu sıfatı özümleyerek, o yanlış davranışı bu sefer isteyerek yapmaya başlayacaktır. Önceleri utanıp sıkılarak yaptığı hatayı, hata olarak görmeyecektir.
Onun için insanların ayıplarını yüzlerine vurmamak gerekir. Ayıplarını yüzlerine vurmuyoruz diye de o ayıbın işlenmesinin devamına razı olacağımız anlamı çıkarılmamalıdır.
Kişileri üzmeden, incitmeden, kırmadan, dökmeden ayıbın yanlışlığını anlatabilmenin yolu da Peygamberimizin bize öğrettiği yoldur.
Eğitimcilerin en çok zorlandıkları konulardan birinden bahsediyoruz. Aynı zorluğu anne babalar da yaşamaktadırlar. Hem yanlışları düzelteceğiz, hem de bu yanlışları yapanları ikna ederek ve üzmeyerek yapacağız.
Benimle muhatabım arsındaki problemin nedeni de, benim vurgulamadaki hatamı düzeltememem olmuştur. Belki tartışmanın içeriğinin sığlığı, belki ses tonumdaki yükseklik nedeniyle benim “bu tavır ahlaki değil” sözümü “ahlaksızsın” gibi algılamış ve tepki göstermiştir. Benim yanlışlığım, doğru yöntemi yanlış bir tavırla sunmamadan kaynaklanmıştır. Muhatabı döver gibi söylenen bir sözün içeriği “seni seviyorum” olsa bile, farklı ve yanlış algılamaya neden olabilmektedir. Unutmamak gerekmektedir ki, düzelteceğimiz muhatabımızın kendisi değil, bir davranışıdır. Ona bunu kavga eder gibi söylersek bütün büyü bozulacaktır.
Siz, bütün bu yazdıklarım konusunda ne düşünüyorsunuz?