ROTASYON KORKUSU

ROTASYON KORKUSU


Ömer Dinçer, Milli Eğitim Bakanı oldu. Çalışmalarına hızlı başladı. Yapılanlar darbe sonrası yapılanlara benziyor. Merkez bürokrasi dağıtıldı. Müdürler, Müdür Yardımcıları, İlköğretim Müfettişleri yer değiştirdiler. Yer değiştirme sırası öğretmenlere geldi.

Asker ve polislerde rotasyon vardır. Onlar değişmeyen bir periyotla ne zaman nerede olacaklarını az çok bilirler. İşleyen bir sistemleri vardır. Kamuda çalışanlar arasında en çok sayıda olan öğretmenler için rotasyon 12 Eylül sonrasında uygulanmıştı. Yeniden başlayacağı duyumları öğretmenleri korkuttu. Eğitim Bir Sen Şube başkanı Aydın Kalkan bir açıklama yaparak, rotasyon istemediklerini söyledi.

Bugünkü şartlarda bunun nasıl bir fayda sağlayacağını ben de merak ediyorum. Öğretmenlerin bölgeler arasında adaletsiz dağılması ve bazı bölgelerin öğretmensiz kalması halinde, ihtiyaç duyulabilir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi eskiden beri öğretmenler açısından sıkıntılı olmuştur. Bugün de sıkıntılıdır. Her yeni atama döneminde öğretmenler o bölgelere gönderilmekte ve kısa süre sonra da ayrılma çabası içinde olmaktadırlar. Ancak bölge öğretmensiz bırakılmamaktadır. Artık standart kadrolar vardır ve belli bölgelerde öğretmen açığı, belli bölgelerde öğretmen fazlası söz konusu değildir.

Rotasyon ihtiyacı nereden kaynaklanmaktadır? Böyle bir ihtiyaç var mıdır? Bir ihtiyaç olduğu kanaatinde değilim.

Eğer yapılan değişiklikler o büyük dev statik yapıda hareket oluşturdu ve öğretmen değişiklikleri ile daha dinamik bir yapı amaçlanıyorsa, anlaşılabilir.

Bunun için de büyük coğrafi hareketlilik yerine il içinde değişiklik ve rotasyon yapılarak amaçlanan fayda elde edilebilir.

Aslında bu rotasyon piyangosuna birkaç ay göreve geç başlatıldığım için ben de uğramıştım. Sandıklı, Zonguldak ve Diyarbakır’da 15 yıl rotasyon sebebiyle bulunmuştum. Geriye dönüp baktığımda iradem dışı bu tayinlerin benim için ve ailem için çok olumlu katkıları olduğunu söyleyebilirim.

İnsanlar kendi şehirlerinde daha hareketsiz oluyorlar. Standart ve statik bir hayatları oluyor. Kolay kolay sosyal olaylara ve çalışmalara katılamıyorlar. Şehirlerde hareketliliği sağlayanlar genelde dışarıdan gelenler oluyorlar.

Bir yere çakılıp kalan insan, köreliyor, değişimi göremiyor, kendisi değişemiyor. Farklılıkları fark edemiyor.

Oysa insan eylem içinde eğitiliyor ve gelişiyor. Değişen her sosyal çevre farklı çözümler ve imkânlar doğuruyor. İnsan uyum için çevresiyle birlikte değişiyor yahut çevresinin değişimine katkı sağlıyor.

Öğretmenler bu konuda hep örnek gösterilen değişimlerin öncüleri olmuşlardır. Adları unutulmayan öğretmenlerin her beldede bıraktıkları izleri vardır.

Ancak, ununu elemiş, eleğini asmış, kökleşmiş ve kaldığı yerde sıradanlaşmış öğretmenlerle, çocukları eğitim çağının en önemli evrelerinde olanların rotasyonla ilgili haklı korkularını da anlayışla karşılamak gerekir. Onlar da zaten ilk uygulamalarda ya emekli olarak ya da sahte eş durumu belgeleri uydurarak uygulama dışı kalmayı başarmışlardı.

Eğer bu uygulama yalnızca şu tarihten sonra göreve başlayanlar gibi garip bir uygulamaya dönüştürülecek ve kahir ekseriyet yerinde kalacaksa o zaman hangi faydanın beklendiği soru işareti olarak kalacaktır.

Bakan, uygulamalarında asker Bakan gibi davranarak başarılı olamaz. Uygulamalar konusunda öğretmenler ve onların örgütleri ikna edilmeliler. Öğretmenlere asker ve polise uygulanan yöntemleri uygulamak en başta sivilleşmeye uymaz.

Google+ WhatsApp