
ÖZÜR KONUSUNDA İKİ GÖRÜŞ
Dersim meselesi yüzünden Başbakanın özür dilemesi, birilerini memnun ederken, birilerini de rahatsız etti. Görüş farkının ana nedeni görüş açıklayanların durdukları noktalar olarak görülüyor.
Ahmet Taş bir insan hakları savunucusu ve önce insan ve insan hakkı noktasında duruyor ve tüm mazlumlar için özür bekliyor:
“Mazlum Der Kayseri Şubesi Başkanvekili Ahmet Taş, devletin bugüne kadar mazlumlara yönelik yapılan zulümlerden dolayı özür dilemesi gerektiğini söyledi.
"İskilipli Atıf Hoca, Mehmet Akif Ersoy, Bediüzzaman Said Nursi, olmadık hakaretlerle yurt dışına sürülen Osmanlı hanedanı mensupları, Osmanlı'nın dışarıya sürgün edilen son dönem alim, bürokrat ve toplum önderlerine yapılanlar, unutulmaması gereken zulüm ve haksızlıklardır. Bu güne kadar rejimi korumak için devlet adına yapılan bu haksızlık ve zulümleri sorgulamak bir türlü mümkün olmadı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1937 ve 1938'de Dersim'de (Tunceli) devlet eliyle ve CHP iktidarı tarafından yapılan katliam, sürgün ve haksızlıklar için devlet adına özür dilemesini takdirle karşılıyor ve tebrik ediyoruz."
“Taş, Mazlumder olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni, kurulduğu tarihten bu güne kadar geçen 84 yıl boyunca kendi halkına karşı yaptığı, tüm haksızlıklar ve zulümler için tüm mazlumlardan özür dilemesini, itibarlarını iade etmesini ve sebep olduğu zararlarını tazmin etmesini talep ettiklerini sözlerine ekledi.”
Öte yandan Mustafa Öztürk,farklı bir noktada duruyor.Devletin daha önemli olduğunu ve özür dilenmemesi gerektiğini söylüyor.
“Bilgiyurdu Gençlik Eğitim ve Kültür Derneği Başkanı Mustafa Öztürk, Dersim Olayları'nın gündeme getirilmesini, kasıtlı bir tavır olarak değerlendirdi.
“Öztürk, “Hiçbir devlet kendisine karşı başlatılan isyana sessiz kalmaz ve bundan dolayı da isyancılardan özür dilemez. Bugün PKK terör örgütüyle mücadele eden devlet, yarın teröristler ve ailelerinden özür mü dileyecek? Türkiye Cumhuriyeti, Dersim'de bir isyanı bastırmıştır. Bunun katliam ve soykırımla bir alakası yoktur. Dökülen kanın suçu, isyanı çıkaranlara aittir.” dedi.
“Öztürk, Dersim tartışmalarının gündeme getirilmesinin nedenlerini, Türkiye Cumhuriyetinin alnına “katliamcı” yaftası yapıştırarak Ermeni soykırımı iddialarını kuvvetlendirmek, Alevi vatandaşların devlete ve Cumhuriyete bağlılıklarını sarsmak, Türk toplumundaki Atatürk, İnönü, Celal Bayar ve Fevzi Çakmak sevgisini ortadan kaldırmak. İstiklâl savaşının bu önderlerini katliamcı ilan ederek Türkiye Cumhuriyetinin temellerini hedef tahtası yapmak, Türk halkının Alevî-Sünnî; Türk-Kürt şeklinde ayrışmasını hızlandırmak, Atatürk'ü, silah arkadaşlarını ve 1950 öncesini suçlu ilan ederek Atatürk adının ve Cumhuriyet'in temel değerlerinin “Yeni Anayasa” da ifade edilmesine engelleme, olarak sıraladı.”
Öztürk’ün durduğu noktada Devletin kutsallarının ve tabularının zarar görme endişesi ön plana çıkıyor.Yanlışları dile getirmek ve yapılan hatalar nedeniyle özür dilemek zararlı bir faaliyet hatta devlete ihanet olarak takdim ediliyor.
Görüş farkı önce insan mı,önce devlet mi anlayış farkından kaynaklanıyor.
Önce devlet düşüncesi,geçen yüzyılda kalmış bir düşünce.Katliamların ve acıların insanlığa öğrettiği gerçek ise önce insan düşüncesi.Yanlış devlet anlayışı ne yazık ki,millet milliyetçiliğini bile devlet milliyetçiliğine döndürdü ve faşizm gibi zalim bir ideolojiyi doğurdu.
Ne yazık böyle düşünceler dünyanın her yerinde var. Bizim de eleştirsek de farklı düşüncelere saygımız var. Çünkü bu da bir insan hakkı. Biz de önce insan diyenlerdeniz.