HALKIN DESTEĞİ VARMIŞ

HALKIN DESTEĞİ VARMIŞ


 

Şu mübarek günlerde, savaşlar olmasın, insanlar ölmesin, silahlar sussun demeye devam edeceğiz. Biz her ne kadar bu temennileri dile getirsek de, bu yıl yine Müslüman kanı kesilmiyor, kesilmeyecek.

Terör örgütü kendisine yapılan çağrılara, Ramazan dinlemeyeceği açıklamasını yapmış. Gıdası ölüm olanların ölümsüz yaşamaları düşünülebilir mi?

Öte yandan Suriye’de şehirler, köyler topla tankla yıkılıp, halk yola getirilmeye çalışılırken Rusya halkın Esed’in yanında olduğunu açıklamış. Bizde de kökeni oralı ve başından beri hep aynı teraneyi tekrarlayan bir gazeteci var. O da yazısında aynı şeyleri tekrarlıyor. Demek ki, Rusya da, O da kulağına üfürüleni söylüyor. Bu ifadelerin kendisi, cinayetten farksız.

Eğer ortada güce dayalı bir sistem değil de adalete dayalı bir sistem olsaydı, bu sözleri tekrar edenler de suça iştirakten yargılanırlardı. Bu apaçık yalan, kulağa üflenmekle, söylenemez. Ancak suça iştirak ile söylenebilir.

Halk ne zaman Baas rejimine destek olmuş ve taraftar olmuş ki? Bunu hangi akıl sahibi söyleyebilir? Sade bir süre halk şöyle kandırılmış, umut dağıtılmış: Bu oğul Esad asker değil, batıda okumuş, babasının izinden gitmeyecek.

Bizim hükümet de Suriye halkıyla birlikte bu aldatmacaya inanmıştı.

Bu kısa dönem de bile halk rejimi desteklemezken, nasıl oluyor da 20 bin insan vahşice rejim tarafından katledildikten sonra rejimi destekliyor?

Şam’da hala nasıl gerçekleştiğini bilmediğimiz, Suriye yönetiminin kalbine yapılan saldırı, halkın ne yönde iradesi olduğunu gösteriyor. Bunca ölüme ve tehdide rağmen halk direnişe devam ediyor. Halk korkularını ve öcülerini yenmiş. Ben öldüm diyen bir halkın önünde durabilecek ne ulusal, ne de uluslar arası güç olabilir.

Şamın eskiden rejimin kalesi olarak adlandırılan duvarlarında halkın yazdığı hiç kimse kalmayıncaya kadar yazıları duruyorsa, böyle bir iradenin karşısında hiçbir güç duramaz.

Halkın desteği varmış da, o halk neredeymiş? Neden rejim için direnmek yerine Şamı terk ediyormuş?

Silahlı kuvvetleri dağılmış, sadece terörist şebbiha militanları ve Rus destekçileri ile halka saldıran, katliam yapan bir rejimin halk desteğinin olduğunu söylemek hiç inandırıcı olur mu?

Suriye halkı kendi azim ve kararı ile kendi iradesi ile kendi kaderini çizmeye çalışmaktadır. Elde edecekleri zafer ve bağımsızlık sırf bu nedenle önceki rejimlerinden çok daha kıymetli ve kendilerine ait olacaktır. Elde ettikleri için bedeller ödemekteler, bu yüzden elde ettiklerinin kıymetini daha iyi bileceklerdir.

Bu mübarek günlerde elbette kan dökülmesini, insanların yerlerinden yurtlarından olmalarını istemeyiz. Ancak var olan karşısında da hiçbir şey olmamış gibi davranamayız.

Konuştuğumuz Suriyeliler bu savaşın, biz Müslümanların meşruiyet aradığımız cihad özelliklerine sahip bir savaş olduğunu söylüyorlar. Nasıl Bosna, Afganistan ve Çeçenistan savaşları birer cihad idiyse, Suriye’de yürütülen savaş da bir cihad.

Hemen yanı başımızda yaşanan Suriye Cihadına duyarsız kalamayız. Hiç değilse savaşın mazlum kıldığı yerinden yurdundan olmuş mağdurlara, yetimlere, imdat diyenlere yardıma koşmak boynumuzun borcudur.

Konuştuğumuz muhalif Suriyelinin söylediği gibi, savaş bitse bile yanmış yıkılmış şehirlerin ve gönüllerin imarı için daha uzun süre Türkiyeli Müslümanların hamiyet ve şefkati gerekecektir. Sevapların katlandığı bu bereket ayını bir fırsata çevirebilir, sevabımıza cihat sevabını da ekleyebiliriz.

Google+ WhatsApp