EVVELİ RAHMET OLA

EVVELİ RAHMET OLA


Ramazanın gölgesi üstümüze düştü. Bir yandan Ramazana hazırlanıyoruz, bir yandan da aşırı sıcakları düşünüyoruz. Uzun yaz günlerinde geçireceğimiz sabırlı saatlerin ve zorlukların kolaylıklarla aşılması için dualar ediyoruz. Daha Ramazanın evvelinde niyaz ediyoruz. Rabbimiz rahmetini esirgeme. Çünkü rahmet yağmurdur, serinliktir, kolaylıktır. Rabbimiz isterse zor olan kolay olur. Çölde yağmur yağdırır.

Dünyanın dört bir yanında insanlar acımasızca insanları öldürüyor. Hemen sınırımızın yanı başında oluk oluk Müslüman kanı akıyor. Müslümanlar birbirlerinin boğazına sarılmış. Ülkemiz topraklarında kardeşkanı akıyor. Nefret tohumları ekiliyor. İnsanlar bu mübarek aya ölüm korkusu yaşayarak giriyorlar. Daha Ramazanın evvelinde niyaz ediyoruz. Rabbimiz rahmetini esirgeme. Çünkü rahmet sevgidir, acımadır, bağışlamadır, hoş görmedir.

Bizler Rahmet Peygamberinin ümmetiyiz. Madem öyleyiz biz de Rahmet ümmeti olmalıyız.

İslam düşüncesine göre her şey sevgiden doğmuş, sevgi ile var olmuş ve sevgi ile varlığını devam ettirmektedir. Bütün varlıkların içinde biri vardır ki O, sevgililerin en sevimlisi, merhametlilerin en merhametlisidir. Elbette bu özelliklere sahip olan kişi son peygamber Hz. Muhammed (sav)’den başkası değildir. Bu durumu Allah-u Teâlâ bir ayetinde “(Ey Muhammed) biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik” buyurarak ortaya koymaktadır. Peygamberimiz de bir hadislerinde “ben âlemlere rahmet olarak gönderildim, lanet isteyici olarak değil” diyerek aynı noktaya işaret etmektedir. Ayrıca kâfirler de sevgi ve rahmet peygamberi Hz. Muhammed (sav)’in rahmetinden yararlanmışlardır. Allah-u Teâlâ daha önceki milletleri, küfür ve isyanları dolayısıyla toptan cezalandırdığı halde, Allah Resulü gönderildikten sonraki dönemde herhangi bir milleti veya topluluğu bu şekilde bir cezayla cezalandırmamıştır, helak etmemiştir. Böylece kâfirler, Hz. Peygamber dolayısıyla, toptan helak olma azabından kurtulmuşlardır. Bu da onlar için dünyada büyük bir rahmettir. Taif’de uğradığı ağır hakaretlerden sonra yanına gelerek eğer isterse, o insanların üzerlerine dağları yıkabileceğini söyleyen Cebrail (as)’a yaşlı gözlerle: “Hayır. Ben bunu istemem. Bunun yerine, Allah onların soyundan sadece Allah’a ibadet eden ve O’na hiçbir şey ortak koşmayan bir nesil çıkarabilir. Ben onu isterim Rabbimden” demişti. Yine Hz. Peygamber, Uhut savaşında birçok saldırıya uğraması, dişi kırılması, yüzünün kanlar içinde kalması üzerine kendisine müşriklere beddua etmesi hatırlatılınca: “Ben lanetçi olarak gönderilmedim. Davetçi ve rahmet müjdecisi olarak gönderildim” cevabını vermiş ve: “Ya Rabbi! Bu insanları affet, çünkü onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar” diye dua etmişti.

Ramazan bir rahmet ayıdır, Rabbimizin rahmetinin geniş olduğu bir aydır. Aynı zamanda ümmetin Rahmet eğitimi aldığı bir aydır. Müslümanların diğer zamanlardan daha fazla birbirlerine karşı sevgi dolu ve merhametli oldukları mübarek bir zamandır. Nefretin, kinin, düşmanlığın, yalanın, gıybetin ve kem sözün bırakıldığı, haramlardan, kerihlerden şiddetle kaçınıldığı bir aydır.

O nedenle dua ediyoruz. Rabbimiz rahmetinle muamele eyle. İçimizdeki kini, nefreti, düşmanlığı sevgi ve rahmete çevir. Eğer senin rahmet ve merhametin olmasa biz azıp sapmışlardan ve birbirine düşmüşlerden oluruz. Alemlere rahmet olarak gönderdiğin Habibin hürmetine bizi rahmet ümmeti eyle. Bu Ramazanın evvelini bize rahmet kıl. Âmin.

Google+ WhatsApp