GÖREVE TALİP OLMAK HARAM MI?

GÖREVE TALİP OLMAK HARAM MI?


Milli Gazete Yazarı Mehmet Şevket Eygi,”Helal Kazanç, Haram kazanç” başlıklı yazısında şunları söylemiş:

“Emanetlere hıyanet etmek haramdır. Ehil olmadığı başkanlığı, makam ve mevkii kabul etmek haramdır. Ehliyetli de olsa, başkanlığa talip olmak haramdır.”

Bunları yazarken dayandığı kaynakları belirtmemiş. Herhalde şu ayet ve hadislere dayanarak böyle bir hüküm vermiş:

"Allah size emanetleri ehline vermenizi emrediyor." (Nisa Suresi, 4/58)

“Ebu Said, Abdurrahman b. Sümra (ra) Rasullulah (sav)'in kendisine şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir. " Ey Abdurrahman b. Sümra idareciliği isteme çünkü şu var ki bu görev sana sen istemeden verilirse sana yardım edilir, eğer bu görev sana senin isteğinle verilirse sende bunun sorumluluğu altına girersin, bir şeye yemin ettikten sonra ondan daha iyisini görmüş isen daha iyi olanı yap yeminine de keffaret uygula.” (Buhari, Müslim)

“Rasulüllah (s.a.v) Efendimiz; ‘’Vallahi biz bu vazifeyi isteyen veya hırs gösteren hiç kimseyi tayin etmeyiz.’’ (Müslim Kitabül imare 3/1456)

Abdurrahman Dilipak ise bir yazısında bu konuda şunları yazmış:

“Görev istenmez verilir” anlayışı, Milattan 4–5 asır önce konmuş bir kural. Eflatun’un “Devlet”inde var. Eflatun’a göre, aklı başında bir insan, başkasının sorumluluğunu üstlenmeye istekli olmaz. Buna teşebbüs eden kişi ya cahil ya da haindir. Cahil olabilir, neye talip olduğunu bilmemektedir, onun için ona bu görevi vermemek gerekir. Akıllı bir insan, nasıl başkasının sorumluluğunu isteyebilir ki. Hele de insan kendi aile ve akrabaları, komşuları ile sorun yaşarken. Bu kişi hain olabilir. Ya rakiplerine zulmetmek, ya da kamu kaynaklarına el koymak istemektedir. Onun için görev isteyene verilmez. Görev verilecek kişi, kendi işlerinde başarılı olup, artık dünya umuru ve kaygısı, makam-mevki hırsı olmayan birinden rica ederek, belli bir süre ile artık biraz da başkaları için hiçbir ücret beklemeden, ahlaki bir sorumluluk gereği bu işi üstlenmesi istenebilir.”

Yazarın hüküm verdiği birinci konuda söylenecek bir şey yok. Ancak diğerlerini birinciye kıyaslayarak vermiş olduğu hükümlerin çok iddialı olduğunu söyleyebilirim.

Bütün değerlendirmeler İslami bir yönetim anlayışı için olsa da, içinde Müslümanların olduğu her toplum ve yönetim anlayışı içinde de müslümanı bağlayacak bir hüküm ifade edilmektedir.

Bugün Türkiye dahil Müslümanların yaşadığı bütün coğrafyalarda insanlar yönetime talip olmakta ve seçimle iş başına gelmektedir. O zaman bütün bu insanların yaptıklarını haram olarak nitelemek çok ağır ve ileri bir hüküm olacaktır.

Aday olunmadan ya da aday gösterilmeden yönetime gelinmesi mümkün olmayan yerlerde, görev istenilmez verilir mantığı ile hareketsiz kalınmasının doğuracağı sakıncalar daha fazladır. Ayrıca halk, ehil olmayanı seçmeme gibi bir yükümlülük altındadır. Eğer ehil olmayanı başa getirmişse zaten sonuçlarına katlanacaktır.

Haram hükmü kesinlikle yapılmaması gereken fiilleri içerir. Allah kendinsin helal kıldığını kimsenin haram kılamayacağını buyurmaktadır. O nedenle de bir konuda “haram” hükmünü verebilmek için kesin dayanaklarınızın olması gerekir.

Ayrıca göreve talep olmadan, içlerinden kimin ehil olduğu nasıl bilinecek, bu konuda kararı kim verecektir?

Google+ WhatsApp