BİR GÖZÜMÜZ KÖR MÜ?

BİR GÖZÜMÜZ KÖR MÜ?


Kayseri’nin neresine gitseniz, bir gözü kör birisi sizi karşılıyor. Nasıl olmuşsa yediden yetmiş yediye gözlerimizin birini kaybetmişiz.

—Yok canım! Senin gözün hakikaten kör. Onların gözleri kör değil ki!

Onlar gözlerinin birini kırpmışlar.

Hani bir söz vardır.

Vardığınız yerde insanlar kör ise siz de gözünüzü kırpın diye. Yani oraya uyum sağlayın. Ortama uyun.

—Bunlar onun için mi gözlerini kırpmışlar. Ben de ne safmışım. Onları kör zannetmişim.

—Hakikaten safmışsın. Onalar uyanık olduklarını göstermek için gözlerini kırpmışlar.

—Olur mu öyle şey, gözler uyuyunca kapanır. Uyanık olunca kapanmaz.

—Hiç çocukken numara yapmadın mı be adam. Gözünün birini kapatınca uyanıklık numarası yapmış olursun.

—Nasıl yani?

—Bu uyanıklık öyle senin bildiğin uyanıklık değil. Gözü açık olmak. Aldanmamak. İşini bilmek anlamında uyanıklık.

—Gene de ben hakikaten safım herhalde. Birine uyanık denildiğinde iki yere de çekilebilir. Türkçe bu. Birinde gerçekten uyanık olduğu anlaşılır. Birinde de uyanık geçinen zavallı anlamına gelir.

Kayserililerin uyanıklığını biliyoruz. O kadar da değil. Doğduğumuz büyüdüğümüz şehrin insanlarını bilmiyor muyuz?

Biliyoruz da, benim bildiğim birinin uyanıklığı ancak başkalarına anlatıldığında bir anlam ifade eder. İnsanın kendisine uyanık denilmesi, pek de övücü bir tavır olmaz. O şöyle uyanık diye birilerine anlatılabilir. Ya sen ne uyanıksın denilmez. Denilirse bunda övme değil, eleştirme vardır.

Uyanığa bak uyanığa!

Hop! Kaynak yapma!

Su faturası sırasında böyle şeyler söylenir. Başka yerlerde de.

Şimdi!

Reklâmın iyisi kötüsü olmaz!

Amenna!

Ancak bu kadarı da fazla değil mi?

El insaf doğrusu!

Bu şehrin insanlarına,

Seni gidi uyanık seni mi diyorsunuz?

Yoksa bunun altında bir uyanıklık mı var?

Google+ WhatsApp