NEDEN İRAN VE SURİYE HEDEFE KONULUYOR?

NEDEN İRAN VE SURİYE HEDEFE KONULUYOR?


ABD’nin hedefinde İran ve Suriye’nin olduğu biliniyor. Hatta her iki ülkeye müdahale etmek için fırsatlar peşinde olduğunu da bilmeyen yok. ABD’nin Suriye’ye müdahale edeceğini Kıbrıs’taki Şeyh Nazım bile söylüyor. ABD, İran’a karşı geliştirdiği tezleri Türkiye tarafından engellendiği için, zemin aramaya devam ediyor. Suriye’ye müdahale fikri de önceleri Türkiye tarafından kabul görmemişti.

ABD, Türkiye’yi kendi istediği politikalara yaklaştırdı. Kısmen kabul ettirdi. İran’a karşı olduğu gizlenemeyen Nato’nun radar sisteminin Türkiye’ye yerleştirilmesi bunlardan biriydi. Türkiye’nin güya tek başına Suriye’ye yaptırım kararı alması da buna eklenebilir.

ABD’nin Türkiye’yi güdümüne almasına tek engel kaldı, o da İsrail. ABD’nin tüm ısrarına rağmen özür dilemeyen İsrail nedeniyle, Türkiye tam olarak oyunun içine çekilemiyor.

Son terör saldırısı sonrasında ABD yanlısı kalemşorlar, hemen İran ve Suriye’yi saldırıların arkasındaki dış güçler olarak gösterdiler.

Neden ABD, İsrail veya Almanya değil de bölgedeki bu ülkeler hedef gösterildi?

Bu iki ülkenin olaylardan azade olduklarını söyleyecek değiliz. İran’ın Karayılan ile ilgili açıklayıp geri çektiği haber, hala aydınlanmadı. Suriye’nin de uzun yıllar PKK’nın merkez üssü olduğunu unutmadık.

Ancak Fatih Altaylı’nın yazısında dile getirdiği bilgiler olayı görmemizde daha fazla ipucu veriyor. Böyle bir saldırı daha donanımlı, Kurmay bilgiye sahip bir dış destekle mümkün olabilir. ABD’li özel paralı birliklerden söz ediyor Altaylı. Biz biliyoruz ki, ABD’nin Irak’ta yaptığı kirli işlerin kamuflajı olarak bu paralı birliklerin adı daha önce de zikredildi. Ortaya çıkması halinde skandal olacak böyle konularda ABD, böyle kamuflajlar kullanıyor. Bu da öyle olabilir.

Mahir kaynak’ın yöntemiyle sorarsak, bu olaydan kim ne fayda elde etmiştir, edebilir?

İran ve Suriye bundan fayda elde etmiş olamaz.Kendilerine müdahalenin önünde tek engel olarak duran Türkiye’nin tavrını değiştirecek böyle bir saldırı,aksine onlara zarar verebilir.Aslında asıl hedefin İran olduğu düşünülecek olursa,Suriye de kendi derdinde olduğu için,İran’ın tavrını çabuk belirleme ve gösterme sorumluluğu vardır.Ben bu yazıyı yazdığımda İran Dış İşleri bakanı Türkiye’de olacaktı.Muhtemelen kendilerine bu soru sorulacaktır ve açık net bir şekilde tavır almaları istenecektir.İran’ın da bu tavrı göstereceğini sanıyorum.

Türkiye, ABD’nin taşeronu değildir ve olmamalıdır. Benzer olayların bunu zorladığını ve geçmişte ve yakın zamanda amacına ulaştığını gördük. Bu olayda da özellikle İran konusunda ayak diremeye devam eden ve taşeronluğu kabullenmeyen Türkiye’nin hizaya getirilmesi amaçlanmış olabilir.

Kamuoyu, terör olaylarının arkasında ABD-İsrail parmağını görmektedir. Resmi ağızlar, adını açıklamaları halinde savaş nedeni olacağı ve çok yönlü riskler taşıdığı için maalesef bunu bir türlü açıktan söyleyemiyorlar. İran, Suriye, Barzani çerez hükmünde görüldüğü için ucuzca ağızlarda çiğnenmektedir.

Türkiye kendi politikalarından ve staretejilerinden taviz vermemelidir. İsimlerini açıklamadığımız güçlerle mücadele etmek zorunda olduğumuzu zaten biliyoruz. Bize savaş açan güçlerin farkındayız.

Türkiye bunların hepsiyle baş edebilecek güce sahiptir. Bu örtülü ve kanlı savaşı kendi oyunumuzu oynamaya devam ederek kazanabiliriz.

Başlıktaki sorunun cevabını da, sanırım, bizi bu ülkelere düşman olmayı telkin edip duran kesimler ve arkasındaki güçlerde aramalıyız

Google+ WhatsApp