
Gönül “SIZI” sı
“Sızı” ,deneme türünde yazılmış bir kitap. Şair Sergül Vural’ın son kitabı. Hani kadından şair mi olur diyorlar ya. Sanki kadınların gönül acıları, sızıları olmazmış gibi. Söyleyenlere inat denemeleri bile okurken şiir tadı alıyorsunuz.
Kitap yeni çıktığında bir çırpıda okumuştum. Bir bardak suyu tepeme diker gibi. Susuzluğumu kandıran soğukluğunu, iç âlemimde kaynatmıştım.
Eski bir radyocu olduğum için her bir deneme yazısının, müzikle birlikte duygular yüklenerek okunması halinde çok iyi bir radyo programı bile olabileceğini düşünmüştüm.
Sonra, tekrar kitabı elime aldığımda yudum yudum içmenin daha da tat verdiğini gördüm. Ayrı zamanlarda her bir bölümü ayrı ayrı okumanın gönül sızılarına daha iyi geldiğini gördüm.
İşte şiir tadında satırlar:
“Asırlarca yük; acılarla nasırlanmış bedenlerin vuslat özlemiyle hafifler. Nöbet ertesi bir sevdadan arta kalan ne varsa, seherlerde dualara sarılır.
“Dinginliğin koynunda dinlenen dalgaların deryayı şahlandırması neyse, kavuşan yüreğin şahlanışı da öyledir. Sevda talihtir, ondan nasipsiz kalmak ise talihsizlik.”
Bir başka yerde:
“Gecelerin yıldızları kaybedişindeki matemdir, kaybettikleri zaman.
“Zaman rüzgârıyla savrulup giden hayatlarında iç çekmeler, esmeden yağmalar, dolmadan boşalmalar vardır.”
Kuşlar nereye gitmeli:
“Efkârıma kapılıp göç etmeli kuşlar. Rüyalara, hülyalara ve de beyaz duvaklı bulutlara. Biraz şeffaf, biraz sisli, biraz sakin, biraz yavaş, biraz da cesaretle.”
Doğduğu şehre, Kayseri’ye:
“Gesi bağlarından türküler yankılanır. Gerçekler ve hayaller sazlarda nağmeleşir. Bağrımı yakar, o yanık sesler. Tıkanır kalır, nefesim. İnler bütün gece yıldızlar. Ben de inlerim. Ay küser, yıldızlar kaçar, ben kaçamam.”
Neyi, nasıl yazar:
“İçim yanar bildiklerime. Ateşlere düşer yüreğim. Bulutlara yaslanır gözlerim. Cemreye uzanır ellerim. Tohumun ve köklerin canını ısıtır, mavice hislerim. Karanlıklar çıkarır gün yüzüne. Gönül başaklarımdan, fikir dallarımdan sallanır kalemimdeki bereket. Nasip neyse, o yazılır, kırk satırlık kâğıda.”
Erciyes hep ilham kaynağı:
“Yüreğimin dağlarında kendimle hapis kalmışken, Erciyes’in emzirdiği bir şair olmaktır dileğim.”
“Bütün gelmeler bahardır, bütün gitmeler kış. Gün gelir,”umutsuz yaşanmaz ki” diyen yürekler tek tek susar. Kaçtıkça kovaladıkları, uzandıkça kaçırdıkları umutlar küser. Erciyes’te düğün biter.”
Asıl sızısı ve sevdası Ondandır:
“Kolla beni ne olur, ey şah damarımdan yakın olan. Sevgide ve sevecenlikte güneşe eşdeğer olabilmenin yolundan ayırma. Nehirleri kucaklayan deryada kaybolmadan yol alan kaptan edasıyla, yüzdür beni, küçücük teknemle. Dalgaların öfkesine yenik düşürme.
“Ve bir şiir düşer yürekten. Yazılmayan, okunmayan. Halden hale girer sızı. Sevdalı, hasretli, yaralı, umutlu ve mutlu.”