BU KADAR ÇARESİZ MİYİZ?

BU KADAR ÇARESİZ MİYİZ?


Terör olayları konusunda, gösterilen tepkileri izliyorum. Otuz yıldır bir şeyin değişmediğini görüyorum. Teröre şehitler veriyoruz. Devletin en üst kademesinden, partilerin ilçe sorumlularına, dernek ve sendikaların en alt birimlerinin sorumlularına kadar herkesin konuştuğunu, terörü lanetlediğini tekrar tekrar dinliyorum. Kim söylerse söylesin otuz yıldır söylenenlerin tümünü toplasanız beş para etmiyor. Otuz yıldır havanda su dövüyoruz. Sözlerin haber olması daha da zoruma gidiyor. Bu anlamsız sözler tekrar ettikçe yeniden vuruluyorum. Her bir söz çaresizliğimi hatırlatıyor.

Bu benim çaresizliğim değil, diye düşünüyorum. Bütün milletim aynı çaresizliği yaşıyor. Çaresizlik, umutsuzluğu doğuruyor. Bu lanet terör, nasıl, ne zaman bitecek? Bizim devletimizin bu terörü bitirecek gücü ve iradesi yok mu?

Ülkemizin güvenliği İsrail’in verdiği heronlara mı bağlı? ABD, istihbarat vermezse, biz kımıldayamaz mıyız?

Neden hiç değilse bir kez, askerlerimizi şehit edip kaçanların toptan imha edildikleri gibi, bu mücadelede çaresiz olmadığımızı gösterecek bir hamle üstünlüğümüz bulunmamaktadır. Dağlıca’ya saldıran 300 terörist imha edilseydi, bundan sonra saldırabilme cesareti bulabilirler miydi? Terörün destekçi ve uzantıları müzakere ve barış oyunları oynamaya devam edebilirler miydi?

Neden terörle mücadele tarihimiz içinde örgüte bir kez bile diz çöktüremedik? Biz bu kadar mı çaresiz ve güçsüzüz?

Artık kendimizi aldatmayı bırakalım. Jetlerimiz havalandılar ve terör yuvalarını imha ettiler yalanını bırakalım. Teröristler kuşatıldı, sıcak takip devam ediyor, kanları yerde kalmadı sahte tesellilerini bırakalım. Aynı uçaklar, kaçakçıların tamamını imha etmeyi başarırken nasıl oluyor da teröristleri vuramıyorlar?

Bunca savaş eğitimi almış askerimiz, subayımız var. Terörle mücadele eğitimi almış polisimiz var. Her birinin ecdadına layık kahramanlık destanı yazacakları konusunda da şüphem yok. Nasıl oluyor da onları da çaresiz kılıyoruz, bizler gibi elleri kolları bağlı gözleri yaşlı görüyoruz?

Bundan utanıyorum. Çaresizliğimden utanıyorum.

Savaşı ve ölümleri hiç istemem. Ancak savaşı ve ölümleri bitirecekse ölmeye bile razı olurum. Ölümler biter ise şehidimin anası teselli bulur. Ölümler biterse teröristin ağlayan anası da, acısını içine gömer. Ölümler devam ettikçe, her şehitle birlikte şehit oğlunu yeniden ölmüş bilir, gaziler yaralarını sızladığını duyar.

Silahını gönüllü bırakmayan, bedelini canıyla öder. Ondan sonra hala bedelini canıyla ödeyecekleri bir davaları olduğunu düşünenler kalırsa, silahlarıyla direnirler. Ama herkes bilir, elinde silah olanın sonu ölümdür.

Bunu terörist bilir, destekçisi bilir, bilmiyorsa öğrenir. Biz de çaresiz olmadığımızı anlarız. Çare bizim ölmemiz ise bedel öderiz. Hem bitmeyen kirli bir savaş, hem çaresizliğimiz sürecekse, bırakın bedel ödemeyi verdiğimiz şehitlerin hesabını sorarız.

Milleti, eli böğründe çaresiz bırakmaya ne askerimizin ne de hükümetimizin hakkı yoktur. Milletin yüreğine su serpecek bir sonuç alınamaz ise, oluşacak güvensizliğin doğuracağı sıkıntı, sosyal bir patlamaya neden olabilir.

Benim gibi belli bir eğitimi yaşı ve soğukkanlılığı olan birini bile bu denli öfkelendiren çaresizliğin millet üzerindeki yaygın etkisini varın siz düşünün.

Google+ WhatsApp