
İYİ Kİ TAŞGETİREN ORADAYMIŞ
Bir önceki yazımda Başbakanın Urumçi ziyaretinden bahsetmiştim. Haberin soğuk bir haber olarak verildiğini, ziyaretin sembolik olduğunu ve sıcak bir karşılaşmanın olmadığını ifade etmiştim. O sıcak karşılaşma camide olmuş. Asıl haber değeri olan ve hemşerimiz Uygurların da bekledikleri haber onun yazısında yer almış:
“Doğrusu, Urumçi'de yollar kesilmiş, Türkiye konvoyu için açılmış. Yol kenarlarında insanlar bu olağanüstülüğe yönelik merakla dikilmişler. Bilmem, konvoyun Türkiye konvoyu olduğunu anlayabildiler mi? Bunu en çok, Uygurların yoğun olarak yaşadığı Büyük Cami-Büyük Bazar bölgesinde gözlemleme imkânı bulduk. Büyük Cami'deki ilgi gerçekten farklıydı. İkindi namazı vaktiydi. Cemaat Türkiye Başbakanı'nın ziyaretine gerçekten sevinçle hazırlanmıştı. Avludan mihraba kadar, genç yaşlı insanlar, Başbakan ve bakanlarla, Türk konuklarla el sıkışmak, daha özgün ifadeyle musafaha etmek için dizilmişlerdi. Başbakan, cami imamının refakatinde baştan sona bir kişiyi ihmal etmeksizin el sıktı, mihraba kadar vardı. Sonra ikindi namazı kılındı. Sonra dua edildi. Duanın sonunda imam, "Fatiha" demeyi Başbakan Erdoğan'a bıraktı. Başbakan da "Ölenlere rahmet, yaşayanlara sağlık, afiyet" dileyerek sonunda "Fatiha" dedi. Sonra camiden çıkıldı, Büyük Bazar'a gidilecek. Başbakan orada, Bölge Valisine "Yürüyerek gitmeyi"teklif etti. Vali bundan kaçındı. Hatta Başbakan "Siz hiç halk arasında yürümez misiniz?" gibi bir latife yaptı ama sonunda araçlarla gidilmesinde anlaşıldı. Ancak yol boyunca bu bölgede çok daha büyük topluluklar birikmişti ve onlar el sallayarak konvoyu selamladılar. Vaktiyle Çin'de 41 bin, yalnızca Doğu Türkistan'da 27 bin cami olduğunu biliyor muydunuz? Bugün bunların çok azı ibadete müsait vasıfta bulunuyor. Urumçi'deki izlenimlerimizde, halkın Türkiye çıkışlı mallara büyük rağbet gösterdiğini öğreniyoruz. İlginçtir, tıpkı Ortadoğu ülkelerinde olduğu gibi burada da Ezel vs. gibi Türk dizileri oldukça ilgi görüyormuş. Hatta Türk mallarına yönelişte bu dizilerin de etkisi olduğun ifade ediliyor. Urumçi gecesinde bir akşam yemeğini Uygur ve Türkiye yemeklerinin ikram edildiği, şefin üzerinde Türk bayrağı bulunan bir giysi taşıdığı bir lokantada, güzel bir lokantada yiyoruz.”
Başbakanla Çin’e giden diğer yazarların yazılarından Urumçi ziyaretinin Çin hükümeti tarafından bir jest olarak sonradan programa eklendiğini öğreniyoruz. Daha önce yaşananlar da dikkate alındığında bu jestin Türkiye ile ilişkilerde yeni bir sayfa açma arzusu olduğu da söylenebilir.
Taşgetiren’in Urumçi yazısında bulduğum ifadeler hoş olsa da yine de Onun orada bir Uygurla sıcak sohbetini okumak isterdim. Havadan sudan bile olsa, birbirinden uzak kalmış, araya mesafeler ve engeller girmiş iki kardeş topluluğun bireyleri bir araya geldiklerinde konuşacak çok şey bulurlardı. Belki heyetin dönüşü sonrasında okuyacağımız şeyler bizi memnun eder.
Daha önceki bir yazımda da yazmıştım. Hac ibadetim sırasında Medine ve Mekke’de Doğu Türkistan’lı hacılarla karşılaşmıştım. Birbirimizi anlıyor olmamıza rağmen kardeş selamı dışında konuşma imkânımız olmamıştı. Onların konuşmaya çekindiklerini görmüştüm.
Oysa dünya küçülüyor, mesafeler kalkıyor, iletişim engellenemiyor. Bunu Çin’de biliyor.
Kim bilir, bundan sonra belki yapay engeller kalkar, kardeş kardeşe kavuşur, kucaklaşır.