
ÇÖZÜM UMUDU VAR MI?
Zirvenin tadını çıkaramıyoruz. Büyük dağın da büyük kışı oluyormuş. Ekonomimiz büyüyor, itibarımız artıyor. Bunun karşılığında büyümenin bedelini ödüyoruz.
İçeride terör aldı başını gidiyor. Alınan tedbirler, yeterli olmuyor. Ülkenin bir bölümünde insanlarımızın güvenliği yok. Şehit haberleri neredeyse bir iç savaşı körükleyecek boyutlara ulaşıyor.
Dışarıda durum çok farklı değil. Sorunların çözümü için müzakere ortamı günden güne azalıyor ve savaşa sürükleniyoruz.
Hükümetin bütün bunlar için bir çözüm planının var olup olmadığını bilemiyoruz. En çok da bu bilinmezlik ortamı ve hareketsizlik iç bunaltıyor. Kitlelerin gazı yükseldi, Başbakan’ın üst perdeden açıklamaları gazı almaya yetmiyor.
Belki de perde arkasında kıyametler kopuyor, biz bilmiyoruz. Biz hep önümüze sunulan üzerinde duruyoruz. Önümüzde acı var, iç savaş tehlikesi var. Acaba perde gerisinde ne var.
Yenidünya düzeninde Türkiye nerede duracak? Bir Türk Kürt savaşı çıkar mı? Türkiye bölünür mü? Kürtlere hakları verilir mi? Terör biter mi? Bir Sınır ötesi kara harekâtı olur mu? İsrail ile savaşır mıyız? Rumlar veya Yunanlılarla bir savaş olur mu? Suriye ile savaşır mıyız?
Bu kör terör Kürtlere bir yarar sağladı mı, sağlar mı? Cevap olumlu değilse bu savaş niçin sürer? Terörün arkasındaki dış güçlerin, bu terörle elde etmek istedikleri nedir? Bu süre zarfında isteklerine ulaştılar mı? Bundan sonraki beklentileri nelerdir?
Aslında terör konusunda çok tecrübeliyiz. Tecrübeliyiz de hala sofraya konulana bakarak karar verir görünüyoruz. Bir zamanlar komünist örgütlerin terörü vardı. Her seferinde terörü bastırdığımızda ABD menşeli darbeler oldu. Sovyetlerin neredeyse hiçbir operasyonuna uğramadık. Meğer dünya bölüşülürken Türkiye ABD’ye düşmüştü. Sovyetlerin aslında hiçbir zaman Türkiye’de komünist bir örgütlenmesi olmamıştı. İçerideki örgütlerin neredeyse tümü Batı kaynaklıydı. Sovyetler mevcut düzenin devamı için, ara sıra ABD çizgisinden çıkan politikalarımızı hizaya getirmede ABD’ye yardımcı olmuştu. Önümüze konulana yardımcı olmuştu.
Terör geçmişte Türkiye’yi Batı politikaları yönünde hizaya getirmek için kullanılmıştı. Üstelik biz Batılı devletlerle aynı güvenlik şemsiyesi altında örgütlüydük. Askerlerimizi, istihbaratçılarımızı onlar eğitiyorlardı. Onlarla terör konusunda zirveler yapıyor, iş birliği anlaşmaları imzalıyorduk. Sözde bize terör konusunda destek oluyorlar, yardım ediyorlardı.
Biz ne zaman çizgiyi ihlal etsek, aynı terbiye edici kırbaçla, hizaya geçiriliyorduk. Bu terör kırbacıydı.
Bunların hiç birinin komplo teorisi olmadığı da artık gayet iyi biliniyor.
Şimdiye kadar kendi başımıza bir çözüm üretemedik. Bocalayıp durduk. Acılarımızı içimize gömdük.
Çözüm gelmiş görünen zamanlarda, başka güçlerin istekleri doğrultusunda üçüncü dünya ülkesi, darbeler ülkesi bir görünüm içinde geçen zamanlardı.
İstemediğimiz ve halkımıza kabul ettiremeyeceğimiz politikaları kabul ettiğimiz zamanlardı.
Maalesef yine aynı sahne. Masanın iki tarafında aynı yüzler. Masadaki konular bile aynı. Sokaklar kan gölü.
Ne olur bir sefer de çözümü başka yerde arasak. O masa bize çözüm getirmiyor. Bizi hizaya getiriyor. Çok mu zor? O güçlere rağmen çözüm çok mu zor? Yoksa zamana mı ihtiyacımız var? Sizce çözüm umudu var mı?