VURANI KAÇIRMA

VURANI KAÇIRMA


Günlerdir Şemdinli’de ne oluyoru tartışıyoruz. Hükümet ve Asker tarafından doyurucu açıklamalar da gelmeyince senaryolar havada uçuşuyor.

Neymiş efendim terör örgütü strateji değiştirmişmiş. Artık bundan sonra vur kaç yapmayacakmış. Vur kal yapacakmış. O bölgede alan hâkimiyeti sağlayacakmış. Cephe savaşı verecekmiş. Suriye’deki gibi bayrak dikecekmiş.

Orada süren terörle mücadele tüm dış politikamız için de değerlendirilerek Dış İşleri Bakanı gidecekmiş. Belirleyici güçlerle uyumlu bir Dış İşleri Bakanı gelecekmiş. Türkiye ABD ile daha uyumlu olacakmış. Aksi takdirde çekmeceden çıkarılan haritalar yürürlüğe konulup Türkiye bölünecekmiş.

Türkiye haddini aşıyormuş. Kendini bölgenin belirleyicisi sanıyormuş. Terör sopası kullanılarak haddi bildiriliyormuş.

Bütün bu yorumların gerçekliği ve dışarıda ne kadar ciddiye alındığı konusunda bir fikrim yok. Ancak içeride bayağı ses getirdiği muhakkak. Muhalefet ve medya bu argümanları kullanarak politika değişikliği istiyor. İçeride bu doğrultuda bir kamuoyu oluşturmaya çalışıyor. Elbet dışarıda pişirilen senaryoların dışarıdaki sahipleri de ellerini ovuşturarak bekliyorlar.

Çizilen bütün karamsar tablolara rağmen Borsa düşmüyor. Dolar ve Avro karşısında Türk parası değerleniyor. Hani para böyle durumlarda kaçardı. Madem bu kadar kötü bir zamandayız, niçin para kaçmıyor. Demek ki, gerçekte bu senaryolara inanılmıyor. Birileri bu senaryolardan ekmek çıkarmaya çalışıyorsa da istedikleri sonucu alamıyorlar.

Peki, o zaman ne oluyor?

Uzun yıllar boyunca terör örgütü hep vurdu ve kaçtı. Biz de hep üzüldük. Niçin peşlerini bırakıyorlar diye söylendik. Niçin saldıranların kaçmalarına göz yumuluyor diye eleştirdik.

Son operasyonlarda vuranlar kaçamıyor. Güvenlik güçleri kaçmalarına fırsat vermiyor. İmkânları olsa soluğu inlerinde alacaklar. Ancak bu imkân fırsatı bulamıyorlar. Vurmaya geleni kaçırmıyorlar. Ya hazırlıklı ve bekliyor oluyorlar, ya da peşlerini bırakmayıp imha ediyorlar. Kaçış yolları tutuluyor. Yerlerinden kımıldayamıyorlar. Kaçamıyorlar. Güvenlik güçleri süpürüyor.

Teröristler ve yandaşları bunun adını vur kal diye söylüyorlar. Verdikleri zayiata bakıldığında vurup kaldıkları da doğru. Ancak yine de propaganda üstünlüğünü kullanarak milletin moralini bozmaya çalışıyorlar.

Bir taraftan canlı kalkan olarak, silahlar sussun talep ederek teröristleri kurtarmaya çalışırken öte yandan şehit analarını duygularına hitap ederek, operasyonların durmasını umuyorlar. Operasyonlar durursa teröristler kaçacaklar. Canlarını kurtaracaklar.

Sonra ne olacak? Yıllardır olduğu gibi yeniden başka başka güçlerin taşeronu olarak gelecekler ve kan akıtmaya devam edecekler. Kan üzerinden seçilip gelenler de yine kanla beslenerek bu taşeronların taşeronluğunu yapacaklar.

Bana göre yeni olan vuranı kaçırmayıp, pişman ve perişan ederek, hattı değil sathı müdafaadır.

Google+ WhatsApp