ÖZLENEN TABLO

ÖZLENEN TABLO


Bu köşede Silahlı Kuvvetlerle ilgili çok yazı okudunuz. Genellikle sıkıntılı durumlardan söz ettik. Bu konularda gelecekte yine bazı yazılarımız olacaktır. Ama bütün bunlarda arzu ettiğimiz, kendi silahlı kuvvetlerimiz konusundaki beklentilerimizi dile getirmektir. Dile getirdiğimiz bazı aksamaların giderilmiş olması da ancak bizleri mutlu eder.

Bilindiği gibi biz ordumuzu çok severiz. Askerimize Mehmetçik deriz. Askere gitmemiş olanımızı eksik sayarız. Asker ocağını okul olarak görürüz. Peygamber ocağı olarak niteleriz.

Sivil halk olarak bizler bütün yaşadığımız olumsuzluklara rağmen, bu ocağa farklı bakmayı eksiklik saymışızdır. Halkın değerleriyle çeliştiğinde bile aynı duyguları sitemlerimizle birlikte yaşatmışızdır.

Darbeler, sıkıyönetimler milletle askerini karşı karşıya getirdiğinde, hep geleceğe bakarak bu ocağın mutlaka aslına döneceğini bekleyerek, acıları yutkunup içimize atarak umudumuzu geleceğe taşıdık. Tıpkı bir annenin veya babanın yaramaz evladının bir gün düzeleceği umudunu taşıdığı gibi, tıpkı her halükarda evladını gözden çıkaramadığı gibi, biz de ordumuzu böyle gördük.

Biricik oğlumu askere uğurlarken başka anne babalar gibi karışık duygular içindeydim. Karışık olmayan ise duyduğum gururdu. Oğlumu askere gönderiyordum ve gurur duyuyordum.

Yemin günü geldiğinde İzmir’e on iki saatlik yola gitme konusunda hiç tereddüt geçirmedim. Bütün asker aileleriyle aynı heyecanı yaşadım. Gururlandım, duygulandım. Kendi askerliğimi hatırladım. Anneler, babalar, eşler, çocuklar hep oradaydılar.

Şanlı sancağımıza hep beraber selam durduk. İstiklal marşımızı hep bir ağızdan söyledik. Kısa sürede çakı gibi olmuş askerlerimizin yeminini dinledik. Silahlar üzerine vatan millet uğruna canlarını feda edeceklerine yemin ettiler. Tıpkı atalarının asırlardır yaptıkları gibi.

Benim böylesi büyülü ortamlarda olumsuzlukları görmeme, görmemezlikten gelme ve işin keyfini çıkarma huyum vardır. Allah var keyfimi kaçıracak bir durumla da karşılaşmadım.

Eşimin başörtüsüne, benim sakalıma karışan, konuşan birisi olmadı. İçimden geldiği gibi ve aslında olması gerektiği gibi ellerimi sallayarak tören alanına girdim. Tüm anne babalar gibi saygıyla karşılandım. Evladımı kucakladım.

Komutanlar, askerler, anne babalar hep birlikteydik. Ayrışmadık, kaynaştık.

Benim yıllardır özlediğim tablo buydu.

Keşke bu tabloyu bozmasak. Bu birlikteliği ebediyen yaşatsak. Küçücük jestler bile bizleri mutlu etti. Ya bir de asıl özlenen tablo gerçekleşse, ordu millet her yönüyle bütünleşse, nasıl bir mutluluk doğar, nasıl bir güç oluşur, tahayyül edin.

Biz sabırlıyız, milletimiz sabırlıdır. Umutlarımızı geleceğe taşıyarak o günün gelmesini de sabırla bekleyeceğiz.

Google+ WhatsApp